ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    SUÇA TEŞVİK VE TAHRİK VAR


    SUÇA TEŞVİK VE TAHRİK VAR

    21/10/2021/Prşmb/Milligazete

    “Gül ve tüm çiçekleri yaratan Allah’tır” deriz de “Bütün dikenleri yaratan Allah’tır” demeyiz.

    Halbuki çiçekleri de gülleri de, dikenleri de yaratan Allah celle celalühtür.

    Yaratılmış ne varsa hepsini yaratan O’dur.

    Rabbimiz kendisini bize tanıtırken:

    ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ فَاعْبُدُوهُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ

    “İşte O Allah sizin Rabbinizdir. Ondan başka ilah (yaratan, yaşatan ve yöneten) yoktur. Her şeyin yaratıcı­sıdır. O’na kulluk edi­niz. O, her şeyin üzerinde ve­kil’dir.” (En’am süresi ayet 6/102) buyurur.

    Yani her şeyi kendisinin yarattığını haber verirken biz Allah’ın bize sunduğu bu nimetlerden bizim hoşlandıklarımızı dile getirerek Onu zikredelim

    Hazreti İbrahim aleyhisselam, Rabbinin kendisine sunduğu nimetleri bize hatırlatırken Allah’ın bizi yarattığını, yol gösterdiğini, iman nimetini lütfettiğini yedirip içirdiğini, bunların hepsini Allaha isnad ederken, hastalanmaya kendisinin sebep olduğunu, ama şifayı Allah’ın verdiğini söylüyor:

    Halbuki hastalanmanın sebebi olan şeyi de yaratan Allah celle celalühtür.

    “Onlar (putlar) benim düşmanımdır. Ancak alemlerin Rabbi (dostum­dur).

    الَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهْدِينِ 

    Beni yaratan ve yol gösteren O’dur.

    وَالَّذِي هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ

    Beni yediren ve içiren O’dur.

    وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ

    Hastalandığım zaman şifa veren O’dur.

    وَالَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّ يُحْيِينِ

    Beni öldü­recek olan, sonra diriltecek olan O’dur.

    وَالَّذِي أَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ

    Kıyamet gününde hatamı afvetmesini ümit etti­ğim O’dur.

    رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ

    Rabbim, bana hüküm (yönetme, ilim ve hikmet) ver ve beni salihler arasına kat.” (Şuara süresi ayet 77-83

    Yani biz edebimizi de, edebiyatımızı da Rabbimizin kelamından ve onu en iyi anlayan ve uygulayan sevgili peygamberimizden alacağız.

    Malcolm X kitabının ilk terceme edildiği günlerde, kitaptan etkilenerek bir yerde sohbet ederken, Malkolm X in ilk Müslüman olduğu günlerde zenci Müslüman liderin Allah tarifine göre Müslüman olduğu halde, bu tariften hoşlanmadığını, birkaç sene sonra Hacca gittiğinde beyaz ırktan, Kızılderili’den, siyah ırktan ve her milletten insanların Hacda tek tip elbise/İhramla aynı mekanda/Kabede, ayrı dillerle aynı Allah’a ibadet ettiklerini görünce doğruyu anlar.

    O zenci liderin yaptığı tarifi ben bu makalemde yazmıyorum. Çünkü o sohbetimde, beni dinleyen manifatura toptancısı, “O siyahi liderin tarifini bir daha anlatmasan iyi olur hocam. Çünkü Allah’ı her zikredişimde o tarif aklıma gelir” demişti.

    En az yirmi yıl olmuştur. Televizyonda, Ankara’da bir kadının kocasını yaralama haberi duydum. Haberi okuyan da “Bir ilk” diyerek vermişti.

    Ben de içimden keşke bu haberi geçmeselerdi dedim. Çünkü akla gelmeyen bir yaralama şekliydi.

    İkinci gün aynı yaralamayı bir başka ilimizden bir kadın, kendi kocasına karşı işlediği haberi geldi.

    ***

    İstanbul merkez vaizi iken ayda bir gün İstanbul müftülüğünde fetva nöbetimiz vardı.

    Telefonla veya kendisi gelerek sorulan sorulara cevap veriyoruz, soranı değil de sorulan soruyu ve verilen cevabı deftere yazıyoruz.

    Telefonla sorulan bir soruya cevabını verdim ama, deftere yazmadığım gibi bu güne kadar hiçbir yerde, hiçbir kişiye anlatmadım.

    Çünkü hiç duymadığım, okumadığım bir günah çeşidi idi.

    Söyleyiversem herkesin yapabileceği bir günah veya yapmasa bile devamlı içini bulandıracak bir günah.

    İşlenen suçların kalkmasına katkı sağlamak isterseniz duyduğunuz suçu yaymayınız.

    Kadına Şiddet suçlarının artmasının seyrini görüyorsunuz.

    Teşvik ve tahrik var.

    ***

    Bir zamanlar, köprüden atarak intihar etmeye teşebbüs haberleri her akşam ajansına yetiştirilirdi.

    Bu günlerde neden yok?

    Habercilere gelen intihar teşebbüsüne kulak vermemeleridir.

    ***

    Haberlerine güvenilen bir haber ajansının muhabiri anlatıyor:

    Telefon geldi, mahallede iki delikanlılar gurubu arasında kavga olacakmış. Benden başka üç tane gazeteden de gelmişler.

    Biz, kendi aramızda anlaştık ve kameraları açmadık.

    Onlar kavgaya başlamadı.

    Niye açmadığımızı sordular.

    Biz de kameraları açtık, onlar kavgaya başladılar, biraz sonra biz kapattık, onlar da kavgaya ara verdiler” diyor.

    ***

    Müslüm baba örneğinde görüldüğü gibi, kameralar olursa jiletleme oluyor, kameralar olmazsa efendi efendi dinliyorlar.

    O akşam haberlerinde, “Müslüm baba konserinde herkes efendi efendi oturdu ve dinledi” diye haber geçilse ve daha sonraki konserde kameralar efendileri çekse hava değişir.