SULH VE SAVAŞ
SULH VE SAVAŞ
29/11/2017
Savaş taraftarı değiliz.
Şeytana bile dalaşmakla
görevli değiliz.
Şeytan sataşsa bile
biz, Euzü billahi.. der Allaha sığınır ve yolumuza devam ederiz.
Rabbimiz uyarır
bizi:
وَإِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ
بِاللَّهِ إِنَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Şeytan, sana bir
vesvese verir dürterse Allah'a sı¬ğın. Şüphesiz o işitici¬dir, bilicidir. (Araf
süresi ayet 7/200, Fussılet süresi ayet 41/36))
Allahın bize verdiği
taktikleri/emir ve yasakları yerine getirmek Allaha sığınmaktır.
Koruyucu hekimliğe
dikkat edenin mikroplardan korkmasına gerek yok
Milyarlarca insan,
cehenneme doğru koşarken,
Dünyadakilere
cehennemi yaşatırken şeytan veya şeytanlaşmış insanlarla dalaşmanın faydası yok.
Kafirliğin karanlıklar
ülkesine Kuran nuruyla girmek, karanlıklar denizinde boğulanlara can simidi
gibi gelecektir.
Adem aleyhisselama
layık adam gibi yaşamak istiyoruz.
Bir elimizde iki
dünyamızı aydınlatacak Kuran nuru,
Öbür elimizde
insanlığını yitirip hayvanlık seviyesinden aşağı düşmüşleri kurtarmak için sağlam
ip olan Kuranla, İtfaiye erinden daha hızlı koşuyoruz.
Örneğimiz ve
önderimiz, sevgili peygamberimiz.
Roma imparatorluğunun
ve Pers imparatorluğunun, hiçbir zaman dikkatini çekmeyen, susuz, otsuz, kum
denizinin ortasında, İbrahim aleyhisselamın duasında ifade edildiği gibi Ziraata
hiç de elverişli olmayan (İbrahim süresi ayet 14/37) dünyanın en sapa yerinde
parlayan nur ile insanlığı aydınlatmaya başlayan sevgili peygamberimiz, bir tek
kişi idi ama bir olan tek olan ve kainatı/evreni yaratanın emriyle yürüyordu.
Dilindeki nurdan
ayetler, Sezarın kılıcından, Hazreti Alinin Zülfikarından daha etkili ve
daha uzun mesafelere ulaşıyordu.
Günümüzün silahı
atom bombasıyla kıyaslamayız.
Atom bombası yok
eder, bizim meşalemiz iki dünyayı aydınlatır.
Güneş ve ay ışığı
bile dünyanın bir tarafını aydınlatırken öbür tarafını karartır.
Kuran nuruyla aydınlanan
gönüller, yirmi dört saat, 365 gün hiçbir dakika ve saniyede güneş önünde tül
gibi olan beyaz bulutun gölgesi kadar dahi küfrün gölgesini barındırmaz hiçbir
gönülde.
İşte bizim en büyük
silahımız, Rabbimizin kelamı olan Kuranımızdır.
Sevgili
peygamberimizi öldürmek için gelen Hattab oğlu Ömer, kız kardeşinin evinde Kurandan
Ta-Ha süresiyle karşılaşır ve Müslüman olarak sevgili peygamberimize teslim
olur.
Geçmişte olur da bu
gün olmaz mı?
Olur, kıyamete
kadar olmaya devam edecek.
Yalnız, Uğrunda
ölürüm dediğimiz, duvarın en yüksek yerine astığımız, saygıdan elimize almadığımız
Kuranımızı duvardan elimize, dilimize, hayatımıza nakledelim, nakşedelim.
Batının en saygın
gazete ve televizyonları olan The Observer, Independent, Daily Mirror, BBC,
CNN, Carlton, ITV lerde çalıştıktan sonra The Sunday gazetesinin muhabiri
olarak Afganistana gizlice girerek oradaki direnişçilerin hangi mağarada,
hangi akrebin sütünü içerek, hangi yılan eti yiyerek bu hale geldiğini araştırmak
için girer ama esir olur.
On günlük esareti
esnasında onları tanır ve Irakta Ebu Gureyb hapishanesinde Amerikalı eğitimli
subayların elinde esir olmadığına şükreder.
Direnişçiler,
Londraya varınca Kuran-i Kerimi okuması karşılığında serbest bırakırlar.
Londraya varınca
Kuran-i Kerimi baştan sona kadar okur ve 2002 yılında Müslüman olur.
Müslüman olduktan
sonraki kıyafetini, konuşmalarını ve İslama yaptığı hizmetlerini internetten
arama motorlarıyla bir bakıverin.
Elimizde ezeli ve
ebedi sönmez meşaleyle koşarken kimseyle savaşmayız, sataşmayız ama,
gönlümüzdeki nurumuzu söndürmek için silaha sarılanlarında haddini bildirmeyi
biliriz.
Rabbimiz bu dünyayı
cehenneme çeviren bu insanlık düşmanlarına karşı ne yapmamız gerektiği
konusunda taktik veriyor:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا إِذَا لَقِيتُمْ فِئَةً
فَاثْبُتُوا وَاذْكُرُوا اللَّهَ كَثِيرًا لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Ey iman edenler,
bir (düşman) toplulukla karşılaştığınızda sebat ediniz. Allah'ı çok anınız ki
kurtuluşa eresiniz.
وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا
فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُوا إِنَّ اللَّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
Allah'a ve Rasülüne
itaat ediniz. Birbirinizle çekişmeyiniz. Yoksa korkuya kapılırsınız ve
kuvve¬tiniz gider. Sabrediniz; şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir. (Enfal
süresi ayet 8/45-46)
فَإِذَا لَقِيتُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِ
حَتَّى إِذَا أَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَ فَإِمَّا مَنًّا بَعْدُ
وَإِمَّا فِدَاءً حَتَّى تَضَعَ الْحَرْبُ أَوْزَارَهَا ذَلِكَ وَلَوْ يَشَاءُ
اللَّهُ لَانْتَصَرَ مِنْهُمْ وَلَكِنْ لِيَبْلُوَ بَعْضَكُمْ بِبَعْضٍ
وَالَّذِينَ قُتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَلَنْ يُضِلَّ أَعْمَالَهُمْ (4)
4-Kâfirlerle
(harpte) karşılaştığınız zaman, hemen boyunlarına vurun. Onları sindirdiğiniz
zaman bağı sıkı bağlayın (esirleri yakalayın). Ondan sonra, ya karşılıksız salıverin
veya fidye karşılığında salıverin. Harp bütün ağırlıklarını bırakıncaya (harp
sona erinceye) kadar bu böyledir. Allah dileseydi onlardan intikam alırdı.
Ancak bu bazınızı bazınızla denemek içindir. Allah, yolunda öldürülenlerin
amellerini boşa çıkarmayacaktır. (Muhammed süresi ayet 47/4)
Sevgili
peygamberimiz, İslam düşmanlarıyla karşılaştığında hemen saldırmamış, beklemiş
ve arkadaşlarına şu konuşmayı yapmış:
أَيُّهَا النَّاسُ لاَ تَمَنَّوْا لِقَاءَ الْعَدُوِّ وَسَلُوا
اللَّهَ الْعَافِيَةَ فَإِذَا لَقِيتُمُوهُمْ فَاصْبِرُوا وَاعْلَمُوا أَنَّ
الْجَنَّةَ تَحْتَ ظِلاَلِ السُّيُوفِ ، ثُمَّ قَال - اللَّهُمَّ مُنْزِلَ
الْكِتَابِ وَمُجْرِيَ السَّحَابِ وَهَازِمَ الأَحْزَابِ اهْزِمْهُمْ وَانْصُرْنَا
عَلَيْهِمْ.
Ey insanlar, düşmanla
karşılaşmayı temenni etmeyiniz Allahtan sağlık, sıhhat ve afiyet isteyiniz.
Buna rağmen karşı karşıya gelirseniz sabrediniz. Biliniz ki cennet kılıçların
gölgesi altındadır dedikten sonra şöyle dedi: Ey kitabı indiren, bulutları
havada akıtan, düşman guruplarını mağlup eden, bunları da mağlup et ve bize
yardım et (Buhari, Sahih, K. Cihad, bab La tetemennev likael adüvv)
|
|
|