ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    TİMURTAŞ UÇAR HOCA 1944-20 Ocak 2000


     TİMURTAŞ UÇAR HOCA 1944-20 Ocak 2000

    22/01/2021

    Adını duyardık ama konuşmalarını dinleyemezdik. Haber verenler “Korkusuz” diyorlardı..

    01 Ocak 1981 yılında İstanbul’a geldiğim hafta daha önceden tanıyanlarla beraber hafta sonu sohbetlere başladık.

    Hafta içinde akşamları bir cami veya bir salonda yine dini sohbetlere başlayınca Timurtaş hocayı tanıyanlarla da tanışmaya başladık.

    Onlardan biri anlatıyor; “Biz üç kardeş, memlekette iken geçimimizi düğünlerde saz çalarak ve milleti oynatarak kazanıyorduk. Birimiz Bağlama, birimiz Cümbüş, birimiz darbuka çalardık.

    Millet fakir olduğundan verdikleri para bizi tatmin etmiyordu ve İstanbul’a taşındık.

    İşlerimiz iyi gitti, Cuma namazlarımızı geçirmezdik. İstanbul’a gelince farklı sesler duymaya başladık.

    Müzisyenlik hareketli bir iş, İstanbul’daki işimiz de hareketli. Onun için Cuma günü hareketli vaazlar bizi tatmin ediyordu.

    Bir gün Timurtaş Hocayı dinledik, tanıştık ve beş vakit namazımıza başladık.

    İstanbul’daki bütün hareketli toplantıları, tepkileri, boykotları ibadet kastıyla desteklemeye devam ettik” dediler.

    Ben, Hoca efendiyle tanıştım, birbirimizi sevdik, vaazlarına yasak konulduğu günlerde Cuma namazını kılmak için benim Cuma vaazı verdiğim camiye gelirdi.

    Ben de ona “Buyurun, vaazı siz yapın” teklifime, “Seni de benim gibi yaparlar” diye cevap verirdi.

    O günlerde ve tüm zamanlarda diyanette görev yapanların hepsini Allah afvetsin.

    Ammaaa en başta yetki sahibi olanları daha çok afvetsin.

    Hoca efendiye Allah celle celalüh, afvıyla rahmetiyle muamele eylesin.

    Şimdi hoca efendinin İmam-Hatip öğrencisi iken Aylık İslam Mecmuasında yayınlanan şiirini sunuyorum:

    İSLAM VE O…

    İnim inim inlerdi bir zamanlar

    Semadan sağnak sağnak yağardı baran-ı şer

     

    Lal olmuş susmuş idi Hakkın hukukun sesi

    Adeta kesilmişti HAKİKAT’ın nefesi

     

    Mâl-i natıktı insan, ilim irfan susmuştu

    Müşriklerle münkirler bol bol küfür kusmuştu

     

    Edep haya gitmişti namus şeref kaçmıştı

    Cevr ü cefa yapanlar etrafa kin saçmıştı

    Mürşit gözleyenler Allaha el açmıştı

     

    Uçurumlaşmıştı her yer kaybolmuştu doğru yol

    Artık farkedilmez hale gelmişti sağ sol

     

    Sırrı hılkat Muhammet (S. A.) işte böyle bir anda

    Islahı alem için doğdu Arabistanda

     

    Nura kavuşmuştu cihan sen doğunca ey Nebi!

    Anarız seni her an ey hılkatin sebebi

     

    Sensin çünkü alemin hem mürşidi hem şahı

    Eğer olmasaydın sen bulamazdık penahı

     

    Verd-i ahmer kokuyu sensiz nerden alırdı

    Gülmeseydin cihana ahlak nerde kalırdı

     

    İzin ver ben fakire hakine yüz süreyim

    Leb-i mahcubumla ben “AŞIKINM” diyeyim

     

    Ellerim titreyerek tutmuş iken şu kalemi

    Rahmet ile seyreyle şu perişan halimi

     

    İçin için yanarken şu zavallı varlığım

    Mübarek cemalini görmektir tek darlığım

     

    Levlake.. Levlake.. Lema halaktü’l Eflake

    Ediyor seni beyan ŞAH-I MÜLKÜ EMLAK

                                          TİMURTAŞ UŞÇAR

                               İMAM HATİP OKULU İSTANBUL

    Nasıl?

    O günlerin İmam-Hatiplisi ile bu günleri kıyaslayıverin diye yayınladım.

    Hocanın şiiri, İSLAM Mecmuası Dini, İlmi, Siyasi aylık mecmua YIL 7, SAYI 59, CİLT 5, SAYI 11 AĞUSTOS 1962 Ankara.

    Bu derginin içinde İslam Mecmuasının Gençler İlavesinin 59 uncu sayısında sayfa 81 de yayınlanmış.

    Mecmuanın Sahibi: Kemaleddin Şenocak.

    Bu sayıdaki yazarlar:

    Hasan Basri Çantay, Semahaddin Cem, Mehmet Oruç, Dr. Talat Koçyiğit, Dr. İsmail Cerrahoğlu, Dr Lütfi Doğan, Av Kemaleddin Nomer, Kemladdin Şenocak, Kıbrıs Müftüsü Mehmet Dânâ, Hüsnü Dikeçligil, Hüsnü Dikeçligil, Tahsin Yaprak.

    Ölenlere rahmet, sağ kalanlara sıhhat, afiyet ve imanla vefat dilerim.