Allaha kulluk
yapmamakta ısrar edenler, zaman içinde güneşe, aya, ateşe, ineğe..lat,
menat, uzza....ya tapınmaya devam etmişler.
Hala tapınmaya devam
ediyorlar.
Tapınmanın nereye
olduğunun bir şekilde anlaşıldığı
gibi özellikle insanlar
yemin ederlerken tapındığı yeri de göstermiş
olurlar.
Yunanistanda seçimi
kazanan SYRİZA lideri Aleksis Çipras ateist olduğundan
Başpiskopos önünde İncile
el basıp Kutsal
ve bölünmez üçlü adına (Baba
Tanrı, oğul İsa ve Kutsal Ruh) anayasa ve yasaları uygulayacağıma ve Yunan halkının çıkarlarına hizmet edeceğime yemin ederim diye yemin etmeyi terkedip
Cumhurbaşkanı Papulyasın önünde ateist yemini etmiş.
Cumhurbaşkanı Papulyasın huzurunda Sayın Cumhurbaşkanı, şerefim ve vicdanım adına,
anayasa ve yasaları uygulayacağıma, Yunan halkının
çıkarlarına hizmet edeceğime sizi temin ederim
diyerek yemin etmiş.
Zamanla insanlar, canlarını,
tenlerini, vicdanlarını, namuslarını yaratan Allah üzerine yemin ederlerken,
duruma göre güce boyun eğmeye ve
krallara, vicdanlara ve namuslara yemin edilmeye başlanmış.
Çipras, Şerefim ve vicdanım adına Anayasa
ve yasaları uygulayacağıma....sizi temin ederim
boyun eğdiği yasaları koyanlara
kulluğu garanti ediyor ve Temin ettiği Cumhurbaşkanlığın da tapınak olarakl kabul
ediyor.
Bir senede bir buçuk milyon insan öldüren Bush da
vicdanının olduğunu söylüyor.
Fransa eski Cumhurbaşkanının skandalları biliniyor,
o da Şeref iddiasında bulunabilir ve namusundan dem vurabilir.
Sonra Müslümanın namus anlayışı ile batının namus
anlayışı farklı.
Biz, günde beş vakit namazımızda İyyake
nabüdü/Ancak sana kulluk yaparız derken Onun koyduğu kuralalrın önüne hiç bir
şeyi geçirmeyiz teminatını Allaha verirken Kuranındaki kurallarını gönderdiği
peygamberini örnek alarak uygularız.
Gördünüz, Çipras da tapınaksız değil.
Rabbimiz buyurur:
أَفَرَأَيْتَ
مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ وَأَضَلَّهُ اللَّهُ عَلَى عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلَى
سَمْعِهِ وَقَلْبِهِ وَجَعَلَ عَلَى بَصَرِهِ غِشَاوَةً فَمَنْ يَهْدِيهِ مِنْ
بَعْدِ اللَّهِ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Hevasını kendisine ilâh edineni, bir ilim üzerine
Allahın şaşırttığı, kulağına ve kalbine mühür vurduğu
ve gözü üzerine perde çektiği kişiyi
gördün mü? Allah'tan sonra ona kim yol gösterecek? Hala düşünmüyor musunuz? (Casiye süresi ayet 23)
Heva: Seni Rabbinden alıkoyan her şeydir. Bu eş olur, iş olur, aş olur, arkadaş olur, çocukların olur, annen baban olur,
makam olur, unvan olur, korkuların olur, aşırı sevgilerin olur. Yani Rabbinden seni alıkoyan
her şey hevadır.
Şair:
"Ehli tevhid olmak istersen sıvaya meyli kes
Aç gözün merdane
bak Allah bes, baki heves,"
Diyerek ehli tevhid olabilmek için Allahtan başkasına meyli kesmeli çünkü Allah her şeye yeterlidir. Geri kalanlar ise hevesden
ibarettir.
Efendimizin çağındaki kâfirler Allah'a kulluğa değil
de, kula kul olmaya çağırıyorlardı.
Rabbimiz, En'am Süresinin elli altıncı ayetinde Efendimize: "Allah'ın dışındakilere kulluk yapmak bana yasaklandı. Ben
sizin hevalarınıza uymam de" diye emir veriyor. Demek ki heva vahyin karşısına dikilen veya dikilmek istenen kurumlar
ve kurallarıdır.
وَلَنْ تَرْضَى عَنْكَ
الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى
اللَّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُمْ بَعْدَ الَّذِي جَاءَكَ
مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ)
Sen onların dinine uymadıkça,
ne Yahudiler ne de Hıristiyanlar asla Senden hoşnut olmazlar. De ki: Gerçekten doğru yol, Allah'ın yoludur. Sana gelen bu ilimden
sonra onların arzularına uyarsan, Sana Allah'tan ne bir dost ne de bir
yardımcı vardır. (Bakara süresi ayet 120)
وَلَئِنْ
أَتَيْتَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ بِكُلِّ آَيَةٍ مَا تَبِعُوا قِبْلَتَكَ
وَمَا أَنْتَ بِتَابِعٍ قِبْلَتَهُمْ وَمَا بَعْضُهُمْ بِتَابِعٍ قِبْلَةَ بَعْضٍ
وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُمْ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ
إِنَّكَ إِذًا لَمِنَ الظَّالِمِينَ
Kendilerine kitap verilenlere, Sen bütün delilleri
getirsen Sen'in kıblene tabi olmazlar. Sen de onların kıblesine tabi olmazsın.
Onların bir kısmı diğer kısmının
kıblesine tabi olucu değildir. And
olsun Sana gelen ilimden sonra onların heveslerine uyarsan, Sende o takdirde
zalimlerden olursun. (Bakara süresi ayet 145)
Eksik teraziyle, doğru
tartmak mümkün değil. Tartan
insanın dürüstlüğü yeterli olmaz.
"Ben hiçbir şeye
inanmam, ben ateistim, tanrı tanımam" diyen insanın, kendisi gibi bir
insanı ilahlaştırarak ve
onun yazdıklarını kutsal kitap gibi okumak mecburiyetinde kaldığını görüyoruz.
O ilahlaştırdığı insan da kendisine tapınan, kendi hevasını,
kendine ilah edinen kişidir.
Bunlar ilim adına şaşıran
insanlardır. Bülbülü et gibi, gülü ot gibi gören fiziki yapısını, kimyasal karışımını öğrenir
ama o bülbülün minnacık göğsünden
milyonlarca nağmeyi vereni,
o çamur yiyen gülden hiçbir fabrikanın üretemediği kokuyu yaratanı görmez. Çünkü
ilah edindiği nevası kalbine
mühür, gözüne perde olmuştur. Onların perdesini aralamak için yardımcı
olmalıyız.
أَرَأَيْتَ
مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا
Hevasını ilah edineni gördün mü? Onun üzerine sen mi vekil olacaksın? (Furkan süresi ayet 43)
Hiçbir kâfir, Ateist
putsuz değildir. Ateistler
"Biz hiçbir ilaha inanmayız" diyorlar. Ama kendi fikirlerini
Allah'ın sözlerinden üstün gördüklerinden, kendi kendilerine tapınıyorlar.
Kendi koyduğu kanunu, Allah'ın
kanunundan üstün görenler de
kendilerine tapanlardır.