TERTEMİZ ÇOCUKLAR VE KİRLİ İHTİYARLAR
03/08/2023
Sıcağın kırk dereceye çıktığı, yaprağın kıpırdamadığı, iliklerimize kadar sıcağın çöktüğü, nefes alamaz hale gelindiği bir anda, hafif hafif bir rüzgarın esmesi, çölde üç gündür ağzına su girmeyen adama damla damla su vermek gibi bir hal olur.
İşte o zaman anlarız havanın ve bir damla suyun değerini.
Bütün insanlık bütün servetlerini bir araya getirseler, dünya büyüklüğünde fabrika kursalar, o suyun bir damlasını yaratamazlar.
İki hidrojen bir oksijeni bir araya getirip bir sıvı elde ediliyorlarmuş ama kimse onu içmiyor.
Yapay et yapan fabrikanın patronu kendi sofrasına o eti yaklaştırmaz
Sentetik kumaşlar üreten fabrikaların sahipleri, Hazreti Adem?in giydiği yünlü kumaşlardan giyiniyor.
Bütün bilim adamları tabiata dönüşü öneriyorlar.
Bu günlerde yapay et yapıldığını da yazıp-çiziyorlar.
Kırmızı renkli elle tutulur, gözle görülür yumuşak bir maddeyi birkaç yıl fakirlere satarlar, bazı titri olanlar, Tv lere çıkarlar ve hakiki etten daha faydalı ve lezzetli olduğunu da söylerler ama birkaç sene sonra zararlarını doktorlarımız görerek söylemeye başlarlar.
1971 yılında ilk çocuğum olduğunda, altı ay devam eden ağlamasına dayanamadığımız günlerde, şehrimizde ünlü bir tek Çocuk doktoru vardı ve hep ona giderdik.
Verdiği ilaçlar faydalı olmadı. Bize devamlı olarak, ?Anne sütünü keseceksiniz, ?.marka mamayı vereceksiniz.
Sayın hocam, bilim ilerledi, anne sütünden daha kaliteli mama üretildi? dedi.
Onu da verdik ama faydalı olmadı ve anne sütüne devam ettik.
Daha sonra Sağlık Bakanı merhum Yıldırım Aktuna zamanında çok güçlü bir ?Ana Sütü? nü teşvik yayını yapılmıştı.
Okullarda, Üniversitelerde, illerde ve ilçelerde salonlarda panolarda hep ?Ana Sütü? teşvik ilanları vardı.
Sonunda Hazreti Havva anamızın sütüne dönüldü.
Yani, tabii olana dönüş yapıldı.
Tabiatı da yaratan, Allah celle celalüh.
Karamsarların sözlerine kulak vermeyin.
Alnı terlemeden milletin malını hortumlayanlara,
Fakir soyucularına, uyuşturucu satıcılarına, rüşvetçilere, faizcilere, organ mafyasına, şehir eşkıyalarına, bilgisayar hırsızlarına, koincilerin haberlerine kulak vererek umutsuz olmayın.
Bunları yapmayan insan sayısı daha fazladır desem, o iyi insanların hakkını verememiş olurum.
Rejimin ürettiği bu kurbanların sayısı, dürüst insanların sayısı yanında binde bir olamaz.
Bunun sağlaması, eğer kötülük yapanların sayısı daha fazla olsaydı, akşam Tv haberlerinde, gündüz gazetelerde o iyi insanların iyilik haberleri olurdu.
Hazreti Lut aleyhisselam, kavminin putperestliğine ve o putperestliğin ürettiği iğrenç ibnelik salgınına karşı çıktığı için toplumda Lut aleyhisselamın tertemiz olması haber oluyordu, ibnelik haber olmuyordu.
Kendilerinin pisliklerinin kötülenmesinden rahatsız olduklarından Lut aleyhisselamı sürgün etmeyi kararlaştırmışlardı.
Umutsuzların tarafından bakalım, bütün dünyada insanlığın tamamı, kendisi gibi insanların kurallarına göre hareket ederek yukardaki pisliklerin her türlüsüne bulaştığını düşünün ki (Kur?an ve Hadisler böyle bir durumun olmayacağını haber verirler) böyle bir durumda yine umutsuz olmaya gerek yok.
Sevgili peygamberimiz, Mekke?de Peygamberliğini tebliğ ettiğinde dünyanın hali daha kötü idi.
O tek başına, en kısa zamanda, Arap yarımadasında tam yönetimi ele aldığı gibi, dünyanın yarıdan fazlası ondan haberdar olmuştu.
Nice zalim sultanlar, Müslüman olup adil oldular.
Şu andaki kafirler, yaşayanların çoğunluğunu etkileri altında tutsalar bile her gün evlerde ve hastahanelerde doğan çocuklar İslam fıtratı üzere doğmaktalar.
Hava kirliliğiyle ilgilenen uzmanlar, atmosferdeki havayı ve günlük kirlenmeyi hesap ettiklerinde ?Bir gün gelecek ve insanlık, hayvanlar ve bütün bitkiler havasızlıktan yok olacaklar? diyebilirler ama onlar, bizim bilmediğimizi bildiklerinden umutsuz değiller.
Yağan her yağmur damlası, havanın kirini toprağa gıda olarak döndürüyor.
Esen her rüzgar, havayı kirlerden arındırıyor.
Hesaplara göre denize atılan pislikler yüzünden temiz deniz bulmak mümkin olmayacaktı ama rüzgarlar, dalgalar, güneş, buharlar? gökyüzünde soğuk imbikten geçerek, temiz olarak geri dönüş sağlanmış oluyor.
Köyünüzde, mahallenizde, şehrinizde, camiyle, derneklerle, vakıflarla ilgiyi kesmeyin.
Kendi yakınlarınızın çocuklarına, ayaklarını, ellerini, gözlerini, kulaklarını, kalplerini, kanlarını, canlarını verenin Kelamına uyulması gerektiğini onların diliyle anlatınız.
Sonra onlarla beraber suç makinesi olmuş yaşlıları ziyaret ediniz ve o tertemiz çocukların yüzüne bakması bile onların kalplerini yumuşatır.