UMUT DAĞIMIZA DOLU YAĞDIRMAYALIM
Minicik ayaklarımıza patikler, mini mini
ayakkabılar giydirdiler.
Yaşımızla beraber ayakkabılarımız da büyüdü.
Elbiselerimiz ve modelleri değişti.
43 numara ayakkabı giyerken patik özlemediğimiz
gibi, özlesek bile çene çalmaktan başka işe yaramadığı gibi, geçen seneyi değil
dünü bile özleyerek vakit geçirmemek gerekir.
Dünü geri getirmek nasıl mümkin değilse dünün
olaylarını da bu gün aynıyla yaşamak mümkin değil.
Dün, geçmişte kaldı. Biz, bu günü yaşıyoruz.
Bu günü yaratanın istediği şekilde bu günü yaşamaya,
Yarına daha
doğru şekilde ulaşmaya,
İki günü eşitlememeye,
Yarınımızın bu günden daha iyi olması için çalışmaya
devam edelim.
Terzi bile her gidişinizde sizin ölçünüzü yeniden
alıyor.
Geçen seneki ölücünüz, defterinde yazılı olduğu
halde yeniden alıyor ve isterseniz farkınızı size söyleyebiliyor.
Benim neslimin çok sevdiği bir şairi bu neslin
sevmemesi de normal.
Bazı arkadaşlar, yeni nesle kızarken onun sevdiği
şairin şair bile olmadığını söylüyor.
Ama yalnız söylüyor, çenesini yoruyor o kadar.
Her asrın ilim adamı, şairi, sanatçısı...bulunduğu
çağa uygundur.
Şiirde, Yunus Emre gibi, Celaleddin Rumi gibi çağını
aşmış ve her çağın dilinde sevilebilecek sözler söyleyen insanlar,
Mimar Sinan gibi çağını aşan mimarlar az da olsa
vardır, olmaya devam edecektir.
Mimar Sinan, bu çağda gelseydi mimarisi bu çağın
zirvesi olurdu ama eskinin aynısı olmazdı.
Çağımızdan kimlerin çağları aşan biri olacağını biz belirleyemeyiz.
İmam Malik (Allah rahmet eylesin) e, Senden başka
Muvatta adıyla yazılmış 19 eser gördüm
diyene İmam Malik bin Enes, Zaman onları eleyecek ve biri kalacak
demiş ve yalnız onunkisi kalmış şu anda elimizde okunmaya devam ediyor.
Şahıslar hakkında da kendimizi şartlandırmamaya
dikkat edelim.
Dünün dervişinin berduş olduğunu, berduşunun derviş
olduğunu görüyoruz.
Kimse bizim umut dağlarımıza karlar yağdırmıyor.
Biz kendi umut dağımıza kendi içimizde estirdiğimiz
fırtınalardan dolu yağdırıyoruz.
Aldığımız hava, bizim yaşımızla uyumlu olarak bize
gıdasını veriyor.
Bir yaşındaki çocukla yetmiş yaşındaki ihtiyara aynı
gıdayı vermiyor.
Her yaşa uygun olanı veriyor.
Şimdi hangimizin havası daha iyi diye yarışma
açılmaz.
Hava havadır.
Konya havaları, Kara deniz havaları, Doğu illerinin
havaları Zeybek havaları bile birbirinden farklıdır.
Aynı toprakta biten, aynı suları için, aynı havaları
alan, aynı ağaçta biten elmaların her biri diğerinden farklıdır.
Farklarımız üstünlük sebebi değildir.
Sahip olduğumuz gücün tamamını o gücü verenin
istediği doğrultuda kullanmaktır.
Hayata tat katmaktır.
Rabbimiz buyurur:
وَفِي
الْأَرْضِ قِطَعٌ مُتَجَاوِرَاتٌ وَجَنَّاتٌ مِنْ أَعْنَابٍ وَزَرْعٌ وَنَخِيلٌ
صِنْوَانٌ وَغَيْرُ صِنْوَانٍ يُسْقَى بِمَاءٍ وَاحِدٍ وَنُفَضِّلُ بَعْضَهَا
عَلَى بَعْضٍ فِي الْأُكُلِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآَيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ (4)
Yeryüzünde
birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekin tarlaları, çatallı çatalsız
hurmalıklar vardır. (Hepsi) bir (aynı) sudan sulanırlar (ama)
yenmelerinde (tatlarını) birbirinden üstün kılarız. İşte bunlarda aklı
başında toplumlar için âyetler vardır. (Rad süresi ayet 4)
وَمِنْ
آَيَاتِهِ خَلْقُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافُ أَلْسِنَتِكُمْ
وَأَلْوَانِكُمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآَيَاتٍ لِلْعَالِمِينَ (22)
Gökleri
ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olması Onun
âyetlerindendir. Şüphesiz bunda alimler için âyetler vardır. (Rum süresi ayet
22)