UMUTLU OLANLAR MUTLU OLUR
UMUTLU OLANLAR MUTLU OLUR
19/12/2019/Prşmb/Milligazete
Mahmut Toptaş
En karamsar günler de bile umutlu olmak, kişiye
mutluluk verir.
Ağrı kesicinin, serumla damla damla damara
girişi gibi, umut da gönüle damla damla mutluluk aşılar.
Herkesin Yusuf’tan umudunu kestiğinde Yakup
aleyhisselam, oğlunun ardından gözünün ışığını da kaybeder ama umudunu
kaybetmediği gibi oğullarına:
يَا بَنِيَّ اذْهَبُوا فَتَحَسَّسُوا مِنْ
يُوسُفَ وَأَخِيهِ وَلَا تَيْئَسُوا مِنْ رَوْحِ اللَّهِ إِنَّهُ لَا يَيْئَسُ
مِنْ رَوْحِ اللَّهِ إِلَّا الْقَوْمُ الْكَافِرُونَ
"Oğullarım, gidiniz ve Yusuf'la kardeşini
araştırınız. Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah'ın rahmetinden
ümidi ancak kâfir topluluklar keser." (Yusuf süresi ayet 12/87) diyerek
oğullarına umut aşılar ve kaybolan oğlu
Yusuf aleyhisselamı Mısıra Peygamber ve Sultan
olarak görür.
Gönlünü mağaraya çevirdikten sonra “Her yer
karanlık” türküsüyle etrafa da umutsuzluk sıçratmaya çalışanlar, çıkın
mağaranızdan dışarda dünyamızın yarısını aydınlatan güneşe bakın,
Mecnun’un Leylasını bekleyişi gibi yolunu
umutla gözlerseniz, umduğunuzu bulursunuz.
Bulamasanız bile umutla ufuka bakarken, ufuktan
gelen ışıklar aydınlatır gönlünüzü.
Mehmet Akif Ersoy Merhum:
“Sana ey lem’a-i ümmîd ben de öyle müştâkım;
Görün bir kerre zîrâ pek karanlık oldu
âfâkım!”
“Yani: Ey umut ışığı ben seni özleyip
gözlüyorum. Ufuklarım karardı ne olur bir kere görün” diyor.
Eeee çok sevdiğiniz şeyi özleyip gözlemenin de
kendine göre sunduğu bin mutluluk ve hesap etmediğimiz çıkış yolları vardır.
İlkokula gitmediğimiz yaşlarda iken köyün
kenarındaki karadut ağacının gölgesinde arkadaşlarla konuşurken “Amerika,
elindeki bombayla bizim köyü isterse düğmeye basarak yok edebilirmiş” diye
konuşurduk.
Köyümüze gazete gelmez, iki evde radyo var,
köyümüz de şehre 40 kilometre, araba da yok yaya gidip-geliyorlar.
Bu haberi bize kim getirir de gönlüzdeki umut
ışıklarını söndürmeye çalışırdı bilemedim.
Bize bu umutsuzluk aşılayanalrı şairimiz Serkan
Uçar, vatan hainliği olarak dillendirir:
"mutsuzluk geçicidir ancak umutsuzluk kalıtsal bir hastalıktır ömrünüz kaç nesilse hepsine geçer... siz siz olun umudunuzu kundaklayanları sizi bu iyileşmez hastalıkla tanıştıranları asla affetmeyin! çünkü kalp umudun tek vatanıdır onlar birer vatan hainidirler!"
Umutsuz insanları Mehmet Akif
Ersoy merhum, “Dipdiri meyyit/Ayakta gezen ölü olarak tanıtır:
“Âtîyi karanlık görerek azmi bırakmak...
Alçak
bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
Dünyâda
inanmam, hani, görsem de gözümle:
Îmânı
olan kimse gebermez bu ölümle.
Ey
dipdiri meyyit! “İki el bir baş içindir”
Davransana...
Eller de senin, baş da senindir!
*****
Kurtulmaya
azmin, niye bilmem ki, süreksiz?
Kendin
mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Âtîyi
karanlık görüvermekle apıştın?
Esbâbı
elinden atarak ye’se yapıştın!
Karşında
ziyâ yoksa, sağından, ya solundan,
Tek bir
ışık olsun buluver... Kalma yolundan.
Âlemde
ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey
elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes
gibi dünyâda henüz hakk-ı hayâtın,
Varken,
hani herkes gibi azminde sebâtın?
Ye’s
öyle bataktır ki: Düşersen boğulursun.
Ümmîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle,
ümîdiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me’yûs
olanın rûhunu, vicdânını bağlar,” diyor.
Bağrınızdan kan aksa,
Gözünüzden yaş fışkırsa,
Cümle alem perişan halinize baksa,
Aklınız bütün çıkış kapılarını kapatsa,
Siz, gönlünüzün umut ışığını takip ediniz ve
Allah’tan ümidinizi kesmeyiniz.
UMUTLU OLANLAR MUTLU OLUR
UMUTLU OLANLAR MUTLU OLUR
19/12/2019/Prşmb/Milligazete
Mahmut Toptaş
En karamsar günler de bile umutlu olmak, kişiye
mutluluk verir.
Ağrı kesici damla damla damara girişi gibi,
umut da göüle damla damla mutluluk aşılar.
Herkesin Yusuf’tan umudunu kestiğinde Yakup
aleyhisselam, oğlunun ardından gözünün ışığını da kaybeder ama umudunu
kaybetmediği gibi oğullarına:
يَا بَنِيَّ اذْهَبُوا فَتَحَسَّسُوا مِنْ
يُوسُفَ وَأَخِيهِ وَلَا تَيْئَسُوا مِنْ رَوْحِ اللَّهِ إِنَّهُ لَا يَيْئَسُ
مِنْ رَوْحِ اللَّهِ إِلَّا الْقَوْمُ الْكَافِرُونَ
"Oğullarım, gidiniz ve Yusuf'la kardeşini
araştırınız. Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah'ın rahmetinden
ümidi ancak kâfir topluluklar keser." (Yusuf süresi ayet 12/87) diyerek
oğullarına umut aşılar ve kaybolan oğlu
Yusuf aleyhisselamı Mısıra Peygamber ve Sultan
olarak görür.
Gönlünü mağaraya çevirdikten sonra “Her yer
karanlık” türküsüyle etrafa da umutsuzluk sıçratmaya çalışanlar, çıkın
mağaranızdan dışarda dünyamızın yarısını aydınlatan güneşe bakın,
Mecnun’un Leylasını bekleyişi gibi yolunu
umutla gözlerseniz, umduğunuzu bulursunuz.
Bulamasanız bile umutla ufuka bakarken, ufuktan
gelen ışıklar aydınlatır gönlünüzü.
Mehmet Akif Ersoy Merhum:
“Sana ey lem’a-i ümmîd ben de öyle müştâkım;
Görün bir kerre zîrâ pek karanlık oldu
âfâkım!”
“Yani: Ey umut ışığı ben seni özleyip
gözlüyorum. Ufuklarım karardı ne olur bir kere görün” diyor.
Eeee çok sevdiğiniz şeyi özleyip gözlemenin de
kendine göre sunduğu bin mutluluk ve hesap etmediğimiz çıkış yolları vardır.
İlkokula gitmediğimiz yaşlarda iken köyün
kenarındaki karadut ağacının gölgesinde arkadaşlarla konuşurken “Amerika,
elindeki bombayla bizim köyü isterse düğmeye basarak yok edebilirmiş” diye
konuşurduk.
Köyümüze gazete gelmez, iki evde radyo var,
köyümüz de şehre 40 kilometre, araba da yok yaya gidip-geliyorlar.
Bu haberi bize kim getirir de gönlüzdeki umut
ışıklarını söndürmeye çalışırdı bilemedim.
Bize bu umutsuzluk aşılayanalrı şairimiz Serkan
Uçar, vatan hainliği olarak dillendirir:
"mutsuzluk geçicidir ancak umutsuzluk kalıtsal bir hastalıktır ömrünüz kaç nesilse hepsine geçer... siz siz olun umudunuzu kundaklayanları sizi bu iyileşmez hastalıkla tanıştıranları asla affetmeyin! çünkü kalp umudun tek vatanıdır onlar birer vatan hainidirler!"
Umutsuz insanları Mehmet Akif
Ersoy merhum, “Dipdiri meyyit/Ayakta gezen ölü olarak tanıtır:
“Âtîyi karanlık görerek azmi bırakmak...
Alçak
bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
Dünyâda
inanmam, hani, görsem de gözümle:
Îmânı
olan kimse gebermez bu ölümle.
Ey
dipdiri meyyit! “İki el bir baş içindir”
Davransana...
Eller de senin, baş da senindir!
*****
Kurtulmaya
azmin, niye bilmem ki, süreksiz?
Kendin
mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Âtîyi
karanlık görüvermekle apıştın?
Esbâbı
elinden atarak ye’se yapıştın!
Karşında
ziyâ yoksa, sağından, ya solundan,
Tek bir
ışık olsun buluver... Kalma yolundan.
Âlemde
ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey
elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes
gibi dünyâda henüz hakk-ı hayâtın,
Varken,
hani herkes gibi azminde sebâtın?
Ye’s
öyle bataktır ki: Düşersen boğulursun.
Ümmîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle,
ümîdiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me’yûs
olanın rûhunu, vicdânını bağlar,” diyor.
Bağrınızdan kan aksa,
Gözünüzden yaş fışkırsa,
Cümle alem perişan halinize baksa,
Aklınız bütün çıkış kapılarını kapatsa,
Siz, gönlünüzün umut ışığını takip ediniz ve
Allah’tan ümidinizi kesmeyiniz.
|