VATAN VE İMAN DUASI
Osmanlı Paşalarından Sadullah Paşa (1838-1891) Berlinde büyük
elçi iken yazdığı bir beytinde, ülkemin dikenleri benim gözümde gül gibi
görünürken sen güllerinin güzelliğini kıyas et anlamında:
Nazarımda
gül-i rana görünür hâr-ı vatan
Var kıyas et ne imiş verdi çemenzârı vatan
Sadullah Paşa elçi olduğu için bir eli balda bir eli yağda iken
söylüyor bunları.
Ya dini, dinsizlerin gözüne batan Afganlı, Iraklı, Suriyeli.. muhacirlerin
durumunu siz kıyaslayıverin.
Kafkaslardan, Balkanlardan gelen muhacirlerin acıklı durumlarını
gören Mehmet Akif merhum, İstiklal Marşını yazarken vatansızlığın ilacını dua
halinde dile getirmiş:
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı,
cânânı, bütün vârımı alsın da Hudâ,
Etmesin
tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun
senden İlâhî şudur ancak emeli:
Değmesin
mabedimin göğsüne nâ-mahrem eli;
Bu
ezanlar -ki şehâdetleri dînin temeli-
Ebedî,
yurdumun üstünde benim inlemeli.
Bakara süresinin 83 ve 84 üncü
ayetlerinde İsrail oğullarına "Allah'tan
başkasına kulluk etmeyin, ana-babaya, hısımlara, yetimlere, yoksullara,
iyilik yapın. İnsanlara güzellikle söyleyin. Namazı dosdoğru kılın. Zekâtı
verin" diye söz almıştık. Sonra bir kısmınız hariç, yüz çevirerek döndünüz.
Dedikten sonra Kendinizi ülkenizden çıkarmayın diyor.
Yani, yukarda emredilenleri yapmazsanız,
ülkeniz karışır ve buralardan çıkmak zorunda kalırsınız diyor.
Vatan, ülke, yurt dediğimiz yer, kuşların
yuvası, aslanların ini, tavukların kümesi gibi de değildir ve daha değerlidir.
Onun için sevgili peygamberimiz Mekkeden Medineye
hicret ederken geri dönüp Mekkeye doğru bakarmış.
Cuhfeye geldiğinde Cebrail aleyhisselam ona şu
ayeti getirir:
إِنَّ الَّذِي فَرَضَ عَلَيْكَ الْقُرْآَنَ
لَرَادُّكَ إِلَى مَعَادٍ قُلْ رَبِّي أَعْلَمُ مَنْ جَاءَ بِالْهُدَى وَمَنْ هُوَ
فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ (85)
85- Şüphesiz sana Kur'an'ı farz kılan, seni
dönüş yerine (Mekke'ye) elbette döndürecektir. De ki "Hidâyetle geleni
de, apaçık bir dalalette olanı da Rabbim daha iyi bilir. (Kasas Süresi ayet
85)
Yani Mekkenin fethi müjdesi Medineye girmeden
verilmiş.
Bir gün İbrahim aleyhisselam, Rabbine şöyle dua
eder:
"Rabbim, şu beldeyi (Mekke'yi) güvenli
kıl. Beni ve çocuklarımı putlara tapmaktan uzak tut."(İbrahim süresi ayet
35)
Ayette açıkça
Mekke kelimesi yoktur. Parantez arasında verdik çünkü İbrahim aleyhisselamın
dua yaptığı yer Mekke idi.
Ama ayet
Her Müslümanın kaldığı yeri koruma konusunda dua etmesi için Belde kelimesiyle
ifade edilmiştir.
Biz, bu
günlerde İbrahim aleyhisselamın duasını hem dilden hem fiili olarak
uygulayalım.
Ülkenin
kafir işgaline karşı göğsümüzü kalkan yaparken duada bir de kendimiz ve
çocuklarımızın puta tapmaması, yani bizi işgal etmeyi, kargaşa içinde yaşatmayı,
ileri gitmemizi engellemeyi isteyenlerin kurallarına, değerlerine göre değil
bizi yaratanın değerlerine kurallarına göre hareket etmemiz için yalvardığımız gibi göğsümüzü Kuranın tarif
ettiği ve sevgili peygamberimiz ile ashabının uyguladığı gibi imanla
doldurmamız gerekir.