YÖNETİCİ YÖNETTİĞİNDE
Onbaşı, on erin yaptığından sorumludur.
Şef, emrindekilerin suçlarından birinci dereceden sorumludur.
Müdürler, Genel müdürler, Bakanlar, Başbakanlar ve Cumhurbaşkanları yetkileri oranında sorumludurlar.
Mekkenin en pervasız, en acımasız adamını en adil insana çeviren İslam dini, bütün yöneticilere örnek olacak şekle getirdiği Hazreti Ömerin;
Kenarı Diclede bir kurt aşırsa bir koyunu,
Gelirde adl-i İlâhi sorar Ömerden onu der. Dediğini Akif merhum, bize manzum olarak nakledivermiş.
Evinde aç kalan bir koca karının açlığını gidermek için sırtında un çuvalı taşıyan ve çocukların karnını doyurduktan sonra kadından özür dileyen Hazreti Ömeri örnek olarak verir.
Açız diye bağıranlar azarlanmazlar.
Hazreti Ömer, bu sözleri söyleyip işleri yaparken bu gün yirmi devlete ayrılan toprakları idare ediyordu.
Fırat kenarındaki kuzuların kırılan ayağından kendini sorumlu hissediyordu.
Rabbimiz, Araf süresinin 148-151 ,nci ayetlerinde Musa aleyhisselam, Tur dağına çıktığında geride kalan İsrail oğullarının Mısırdaki gibi yeniden buzağıya tapınmaya başladığını, Harun aleyhisselam ne kadar uğraşsa da engelleyemediğini haber verdikten sonra Musa aleyhisselam, Tur dönüşünde yanlışı görünce hemen Harun aleyhisselamı sorumlu tuttuğunu görüyoruz.
Çünkü O, Musa aleyhisselama vekaleten yönetiyordu.
Harun aleyhisselam mazeretini bildirince Musa aleyhisselam ellerini kaldırıp Rabbine dua ederken Rabbim, beni ve kardeşimi afvet. Bizi rahmetine koy. Sen rahmet edenlerin en merhametlisisin" diyerek dua eder ve yönetici olarak kendini temize çıkarmadığı gibi sorumluluğu üzerine alıyor ve Allahtan af talebinde bulunuyor.
Puta tapan İsrailoğulları, azarlanan Harun aleyhisselam.
Burada Rabbimiz, Musa (a.s.)'ın davranışı ile devlet yöneticilerinin sorumluluğuna dikkat çekmiştir. Dua ederken ise önce kendisinin afvedilmesini istemiştir.
"Künhül Ahbar" isimli eserin 79 ncu varakında naklettiğine göre Kırımdaki kötü vezir ulemaya zulmetmiş. O alimlerden biri olan Mevlana Seyyit Ahmet b. Abdullah, İstanbul'a gelip durumu Fatih Sultan Muhammed'e anlatır.
Fatih, veziri Mahmut paşaya: "Gördün mü paşa, bir vezir bir ülkeyi nasıl rezil ediyor" der. Mahmut paşa cevabı hemen yetiştirir; "Padişahım, ülkeyi rezil eden vezir değildir. Onu oraya tayin eden padişahtır" der.
|
|
|