ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    YA DÜŞMAN EVİN İÇİNDE İSE


    YA DÜŞMAN EVİN İÇİNDE İSE

    03/01/2019/Prşmb/Milligazete

    İbni Haldun, şehirlere insan akınıyla beraber ilimlerin ve sanatların da buluşma yeri olduğunu, ilim pazarları, bilgi denizleri oluştuğunu anlatır.

    Allah rızası için veya malına el koyulmasından korkan insanların mallarını vakıf haline dönüştürerek, kendi çocuklarını da mütevelli tayin ederek ilme hizmet etmeleri, vakıf gelirlerinin çok olması nedeniyle okumaya ve okutmaya rağbetin artması nedeniyle ilim ve sanatlar şehirlerde artar dedikten sonra:

    “Allah dilediğini yaratır”. (Al-i Imran süresi ayet 47) ayetini vererek bütün bunların Rabbin koyduğu kanunlar içinde cereyan ettiğini hatırlatır.(Mukaddime 405,Milli. Eğitim. Bakakanlığı.Terc. 2/452))

    İbn-i Haldun, her insanın hem iyilik yapmaya hem de kötülük yapmaya sahip bir karakteri olduğunu ifade eder ve:

    “Biz ona iki yol gösterdik.” (Beled süresi ayet 10)

    “Ona günahıyla korunmasını ilham edene (yemin olsun ) “(Şems süresi ayet 8)  ayetlerini delil getirir.

    “Bir insan din ile terbiye edilmezse, birinin malına göz dikerse eli de o mala uzanır, onu engelleyecek bir güç olmazsa onu alır” dedikten sonra medeni ülkelerde devlet ve yöneticilerin bu tür kötülüklere engel olma görevini yerine getirdiklerini ifade ettikten sonra “Ya kötülük yöneticiden gelirse?” işte o başka der ve  onun bir istisna olduğunu söyler ama o istisnai kötülükler günümüz dünyasında da çaresiz olarak devam eder.

    Kabile halinde yaşayanlar da kendi kabilelerini kendileri korurlar der ve Yusuf aleyhisselamın kardeşleri, babalarına hitaben “Biz güçlü bir topluluk olduğumuz halde, eğer, Onu kurt yerse o zaman biz   acizlerden oluruz.”(Yusuf 14) sözlerini delil getirir ve kavimciliğin, kabileciliğin gücüne dikkat çekerken bu ayeti vermekle “Ya kötülük kabileden ve kardeşten gelirse?” sorusunun çaresizliğine de işaret etmiş oluyor. (Mu 121,M.E.Bak.Terc. 1/320)

    Asabiyyetin, kabile gücünün üstünlüğüne örnek olarak İsrail oğullarını verir ve zamanla bu güçlerini kaybedip kendi peygamberlerini bile öldürmeye başladıklarını ve sonunda oradan oraya sürülen ve hep sürgün hayatı yaşayan  bir millet haline geldiklerini yazdıktan sonra:

    “Onlara zillet ve meskenet damgası vuruldu.” (Bakara süresi ayet 61) ayetini yazar ve yalnız akrabaların isimlerini bilmenin ve onlarla iftihar etmenin yeterli olmayacağını, akrabalığın gereği olan yardımlaşmayı yapanların sözünün geçeceğini söyledikten sonra “Her şeyi en iyi bilen Allah’tır” der. (Bakara 282).(Mu 126,M.E.Bak.Terc.1/337)

    Günümüzde kabilecilik, ırkçılık en zehirli silah olarak kullanılmakta.

    Sevgili peygamberimiz “Veda hutbesinde” bu insanlığın kurdu olan hastalığa dikkat çekerek “Arabın Arap olmayana üstünlüğü yoktur, Arap olmayanın Araba üstünlüğü yoktur” dedikten sonra Hucurat süresindeki “Üstünlük ancak takvadadır” ayetini okumuştur.