ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    YA DOĞRUNUZ YANLIŞSA


    YA DOĞRUNUZ YANLIŞSA

    22/10/2018/Pzts/Milligazete

    Budist rahibi, batıl dininde en üst makam olan Nirvana’ya ulaşabilmek için tavuk bile kesemezken Arakan’da Müslüman öldürerek Nirvana’ya ulaşmaya çalışıyor.

    Hıristiyan Putin ile Hıristiyan Trump, Ortadoğu’da sanki birbirine  düşmanmış gibi görünüyorlar ama her ikisinin attığı öldürücü silahlarla Müslüman ölüyor.

    Bunca Müslüman öldürülürken iki düşmanmış gibi görünenlerin hiç biri diğerinin Hristiyan askerlerinden bir tek kişiye silah sıkmadılar.

    Ama basın da hemen her gün Putin’in Amerika için, Trump’un da Rusya için düşmanca söylenmiş sözleri haber olurken, hiçbir faaliyet olmadığı gibi o günlerde en azından bir köy nüfusu kadar Müslüman, öldürücü silahlarla yok edilirler.

    Beşli çete gibi davranan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Daimi Üye olan, Çin hariç geri kalan Amerika, Fransa, İngiltere, Rusya, bu dört devletin dördü de Hıristiyan devlettir ve attığı her kurşunla öldürülenler de Müslümanlardır.

    Çin, durur mu, o da çetelik görevini Doğu Türkistan’da  yerine fazlasıyla getirmeye devam ediyor.

    Haydi bunları anladık. İçlerinde taşıdıkları kafirliğin dışa vuran kapitalistlik, komünistlik, sömürerek semirme, dünyayı kemirme uğruna öldürüyorlar ölüyorlar.

    Ya semirmeyen, sömürmeyen, kemirmeyen ama kendisi gibi Müslüman olan kardeşini düşman görme ve onu yok etme hastalığına tutulma neyin nesi?

    Ortadoğu’da yirminin üzerinde Müslüman guruplar birbirini öldürüyorlar.

    Silahları Rusya verse de Hristiyan’dan gelir.

    Amerika silahı olsa da Hıristiyan’dan gelir.

    Alman silahı olsa da Hristiyan’dan gelir.

    Fransız silahı olsa da Hristiyan’dan gelir.

    Ama ölen, yine Müslüman.

    O kafirlere bir şey diyemem. Ateşin görevi yakmak, akrebin görevi sokmak.

    Kafirin görevi sömürmek, semirmek, kemirmek ve cehenneme yakıt olmak.

    Ya Müslüman, yeryüzünde Allah’ın adaletini güneş ısısı ve ışığı gibi, hava gibi, toprak gibi her canlı ve cansıza yayarken, Rahmet peygamberinin rahmeti gibi, önce gönülleri imanla diriltmek, sonra iman dalgalarını amel-i salih/Kur’anın ayetlerine, insanın yaratılış kanunlarına uygun eylemi dünyanın yedi iklim dört bucağına yaymak, hava ve güneşin en gizli yerlerde saklanan mikropları bile topluma çaktırmadan zarlı halinden faydalı hale dönüştürüldüğü gibi çalışması gerekirken, kardeş kardeşi boğazlamaya başladı.

    Türkiye’de yazan, çizen, konuşan bir kısım kardeşlerim de dilini ve kalemini silah gibi kullanmaya başladı.

    İslam düşmanlarına karşı değil, Müslüman kardeşlerine karşı kullanıyorlar bu dil ve kalem silahını.

    Din düşmanlarının adlarını bilseler bile nerede yerler, nerede sulanırlar, nerelerde eğlenirler bilmediklerinden, dünyalık paylaşımları olmadıklarından onlar hakkında kullanmazlar silahlarını.

    Ama Müslüman kardeşi ise onun ya cemaat paylaşması, ya makam bölüşmesi, ya para kapışması, ya reyting çatışması yarışında rakibi olarak gördüğünden, dil silahını çekerek üzerine yürürken karşısındakinin hatasını kalkan yapıyor.

    Hatasız kul olmaz.

    Bu güne kadar dünyadaki Müslümanlar hakkındaki bilgilerimiz, batılı ajansların verdiği bilgilerdir.

    Kafirin gözüyle görüp onun sözüyle Müslüman’a sövüyoruz.

    Siz, koyun gibi olsanız bile, sırtlanın gözünde yenilmesi gereken bir et yığınısınız.

    Biz hataların büyüklük veya küçüklüğünü kendimiz belirlemeyelim.

    İman ettiğimiz kitabımız belirlesin.

    O kitabın yaşanmış hali olan sevgili peygamberimizin Kur’an’a göre yaşantısı örneğimiz olsun.

    O sevgili peygamberimiz, gerçekte iman etmediği halde Müslüman görünen Münafıkların, kafir olduğunu, Rabbimiz bildirdiği halde, hiç birinin burnunun kanatılmasına izin vermemiştir.

    Bu günden itibaren dünyanın neresinde olursa olsun, İslam Dinine iman eden hiç bir Müslüman kişi ve kurumlar hakkında dil ve kalem kılıcımızı kullanmayacağız.

    Müslüman haber ajansları tarafından kulağımıza  gelen yanlışların sahiplerini dil kılıcından geçirmek yerine o yanlışın doğrusu yazılarak da düzeltme yapılabilir.

    Ancak, o yanlış haber geldiğinde, doğrusunu yazarken bu güne kadar doğru bildiğimize aykırı ise, yeniden kendi doğrumuzu Kur’an ve Sünnete vurarak doğrulayalım.

    Ya biz, yanlışı doğru olarak biliyorsak..!