ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    YALAN


    YALAN

    27/01/2022

    Mahmut Toptaş

    Kur’an-i Kerimde “La’netullah” sözü, ancak, yalnız kafirler, zalimler ve yalan söyleyenler için kullanılmıştır.

    Yalan, doğru kelimesinin zıddı, karşıtıdır.

    Yalan, bir söz veya olayın olduğunu bilerek veya bilmeyerek aykırı haber vermektir.

    Görmediği halde gördüğünü, gördüğü halde görmediğini, duymadığı halde duyduğunu, duyduğu halde duymadığını söyleyenler yalancıdırlar.

    Görmediği rüyayı, görmüş gibi anlatanlar.

    Yapmadığını yapmış gibi söyleyenler.

    Kişinin yalan söylediğini bildiği halde onun yalanını yayanlar.

    Rabbimizin Kitabı, Kur’an-i Kerimde olmayan bir şeyi varmış gibi anlatanlarla Ayetleri yalanlayanalar.

    Bunlar için Rabbimiz:

    وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُ أَلَيْسَ فِي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْكَافِرِينَ

    “Allah'a yalan iftira eden ve kendine gelen hakkı yalanlayandan daha zalim kim var? Kâfirler için Cehennemde kalacak yer mi yok? (Ankebut süresi ayet 29/68)

    Sevgili Peygamberimizin yapmadığı, söylemediği bir şeyi uydurup onunmuş gibi nakledenler için:

    مَنْ كَذَبَ عَلَيَّ مُتَعَمِّدًا فَلْيَتَبَوَّأْ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ

    “Kim bile bile benim adıma (söz uydurarak) yalan söylerse (cehennem) ateşindeki yerini hazırlasın” (Buhari, Sahih, K. İlm, bab 39, Cenaiz, bab 32, Müslim, Sahih, K, Mukaddime, bab 2, Hadis 4 ve hemen her Hadis kitabında rivayet edilmiş)

    Başkasına ait bir sözü kendisinin olarak yazan ve konuşanlar, söz hırsızı olurlar, k

    Kendine ait sözü veya olayı, inanmazlar diyerek ünlülere nisbet ederek anlatmak da yalan ve iftiraya girer.

    Bu türü, Facebook ve Twitter’de çok başarılı insanlarımız, ya Ayet, ya Hadis, ya Mevlana, ya Nasrettin hoca, ya Mehmet Akif’e mal ederek yazıyorlar, hem yalan söylemiş, hem de iftira etmiş oluyorlar.

    Hadis rivayetinde yalancının sözü kabul edilmemiştir.

    Yalan söyleme sebepleri:

    Bir fayda sağlamak veya bir zararı yok etmek.

    Şehirde “Yalancı” diye bilinen biri, her gün işe gider gibi sabah saat sekizde mahkeme koridoruna varır ve orada öğle sonuna kadar dolaşır durur.

    Yalancı şahit lazım olanlar hemen onu bulur, ne söyleyeceğini ona anlatır, hakim huzuruna vardığında onu dinleyen hakim memnun, çünkü onun yalancı şahit olduğunu bildiği halde anlatımının hayrandır. Onu şahit yapan adam da şahidin anlatımından öyle etkilenir ki kendi söyleyeceğini değil “Şahidin dediği gibi” deyiverir.

    Ayıplanmaktan veya cezalandırılmaktan korkmak.

    Kültürünü, kulağından akan yalanlarla besleyenlerin hoşuna gidecek yalanlar uydurmak.

    Konya’nın değerli vaizlerinden Bozkırlı Mustafa (Mustafa Parlaktürk) merhum anlatmıştı, “Vaaz verdiği camide sonradan gelenlere yer bulunmayan bir vaizi dinledim, uydurma bir hadisi kırk beş dakika anlattı; konuyu uyduruk hikayelerle besledi, ilk başta okuduğu ayete sıra gelmeden Ezan okundu ve kürsüden indi” demişti.

    Şeker hastasına şerbeti fazla olan baklava yedirmek gibi, kişilere faydalı olan Ayet ve Hadisler sunmak yerine onları diğer konuşmasına da çekebilmek için yalanlarla kandırma işi.

    Politikacılardan bazılarının kişi veya kişilere olan kininin yalan ve iftiraya sevk etmesi.

    Tahterevalli oynadığı rakipleriyle kendi tarafını ağır bastırmak için yalanla karşı tarafı hafifletme olayı.

    İslam’da şahidin bir çok özelliği sayıldığı gibi “Adil” da olması gerekir.

    “Adil” iyiliği kötülüğünden, sevabı hatasından, doğrusu eğrisinden fazla olandır.

    Cana veya mala karşı işlenen suçlarda, yalan şahitlik yapanlar, sonradan yalan söylediklerini itiraf ederlerse verilen cezayı tazmin/öderler.

    Öldürülen kişinin velisi dava açar, yalancı şahitlerle bir adama kısas uygulatırsa, bu şahitlerin yalancı olduğunu hakim de bildiği halde kararını verir ve o suçsuz adam kısas cezası alır ve uygulandıktan sonra yalancı şahitlikleri ortaya çıkarsa veliye, hakime ve yalancı şahitlere kısas cezası verilir. (Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuku İslamiyye ve Istılahatı Fıkhıyye Kamusu)

    İfitra atarak namuslu, evli kadın ve erkeklere zina iftirasında bulunanlara

    İki türlü ceza verileceğini haber verir Rabbimiz:

    وَالَّذِينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَأْتُوا بِأَرْبَعَةِ شُهَدَاءَ فَاجْلِدُوهُمْ ثَمَانِينَ جَلْدَةً وَلَا تَقْبَلُوا لَهُمْ شَهَادَةً أَبَدًا وَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ (4)

    “İffetli kadınlara (zina iftirası) atıp, sonra da dört şahit getirmeyenlere seksen değnek vurun ve onların şahitliğini ebediyen kabul etmeyin. İşte onlar fasıkların ta kendileridir.” (Nur süresi ayet 24/4)  

    Türkiye’nin zenginlerinden biri, Başbakan da olan birine “Yavşak” demişti. Mahkeme o güne göre çok yüksek bir para cezası vermişti. O zengin adam bankadan para cezasını ödedikten sonra gazetecilere “Yine yavşak, yine yavşak” demişti.

    Bazılarına para cezası, yaptığı yanlıştan dönmesini sağlamaz.

    Yalancının şahitliği kabul edilmez.

    Hadis rivayetinde rivayeti kabul edilmez.

    Can ve mala zarar vermeyen yalanlar için hakim, Tazir/o suçu söyleyenlerin durumuna göre suçtan uzaklaştıracak ceza verebilir.

    1981 de tanıdığım, dost olduğum, Edremit’te kaldığım bir buçuk sene içinde, Havran, Burhaniye, Ayvalık ve çevre köylere vaaz için arabasıyla beni götürüp-getiren, Talat Aydemir olayında başkaldıranlar arasında sayılıp, ordudan atılan Asım Toksöz beyefendinin CİMER’e gönderdiği bir teklifini bana da göndermiş ve ben onu olduğu gibi yayınlıyorum:

    “Bütün kötülüklerin anası olan yalan ve bunu suçsuz bir kişiye atmak/iftira etmek; birbirimize güveni sarsarak, toplumun birliğinin bozulmasına sebebiyet vermektedir. Bunu önlemek amacıyla yalan ve iftirası mahkeme kararı ile tespit ve tescil edilecek kişilerin siyaset yapma/siyasi partilerde görev alma, millet vekili, belediye başkan ve meclis üyeliği, hakim savcı avukat, devlet memurluğu ve bilhassa gazetecilik v.s gibi kamu hizmetlerinden menedilmeleri, eğer görev başında iseler bu görevlerinin sonlandırılması gerekir. Gerekli çalışma ve kanuni düzenlemelerin yapılması ümit ve dileğiyle ...”