YANANLAR VE YAKANLAR
01/08/2017
Sıcaklar geliyormuş. Gelsin. Hoş gelsin safalar
getirsin.
Sıcaklar olmasa koruklar olgunlaşmaz, meyveler
tatlanmaz.
Allah hiçbir kimseye dayanamayacağı yükü
yüklemediğini haber verir Bakara süresinin 286 ıncı ayetinde.
“Ben sıcağa dayanamam” desek de dayanırız.
Sıcağıyla olgunlaştırılan meyvelerin gölgeleri de Rabbimizden bize lütfedilen nimetlerdendir.
Her insana yetecek kadar yeryüzünde sular
fışkırtan ve yağdıran Allah celle ceallüh sıcağı soğutan suyu da indirmiştir.
Bizim tenimize
ve beynimize sıcağa göre direnç gösterme özelliği vermiştir Rabbimiz.
Tedbirimizi alalım ama korkmayalım.
Sıcağın geleceği haber verilirken “Çöl sıcakları
geliyor” denir.
Çöl sıcağını da dünya edebiyatında geçilemez
şekilde söyleyen tek kişi Mehmet Akif Ersoy merhumdur.
Necid Çöllerinden Medine’ye giderken çölü tarif
ediyor:
“O
güzel sîne, o çöl, şimdi ne korkunç oluyor:
Bir
cehennem ki uzanmış, dili çıkmış, soluyor!”
Buyurun, bu güne kadar gelmiş-geçmiş bütün
şairlerin sıcak hakkında söylediklerinden bu şiiri geçebilecek bir beyit veya
mısra bulunabilsin, mümkin değil, çünkü sıcaklıkta cehennem zirvedir ve Akif, onu
kullanmış.
Bizans’la karşı karşıya gelinen Tebuk seferi
hicretin dokuzuncu senesinde en sıcak günlerde olmuştu.
Medine münafıkları hem Bizansa yardım olsun hem
Müslümanların gözü korksun için çöl sıcaklarını ve Bizans’ın gücünün yakıcılığını
yayıyorlardı.
Rabbimiz bu durumu şöyle haber veriyordu:
فَرِحَ الْمُخَلَّفُونَ بِمَقْعَدِهِمْ خِلَافَ
رَسُولِ اللَّهِ وَكَرِهُوا أَنْ يُجَاهِدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ فِي
سَبِيلِ اللَّهِ وَقَالُوا لَا تَنْفِرُوا فِي الْحَرِّ قُلْ نَارُ جَهَنَّمَ
أَشَدُّ حَرًّا لَوْ كَانُوا يَفْقَهُونَ
“Allah'ın Rasülüne muhalefet edip, geride kalıp oturanlar/oturtulanlar,
sevindiler. Allah yolunda malları ve canlarıyla cihat etmekten hoşlanmadılar
ve: "Sıcaklarda topluca harbe çıkmayın" dediler. De ki: "Cehennem
ateşi daha sıcak." Keşke bilselerdi (de geride kalmasalardı.) (Tevbe
süresi ayet 9/81)
Kur’an ise “Cehennem ateşi daha sıcak” diyordu.
Biz, atom bombasının yakışından korkmayız. İnkar ateşinin
itiverdiği cehennem ateşinden korkarız.
Otuz bin sahabenin başında sevgili peygamberimiz bizzat kendisi
gitti.
Bizans’ın kırk binlik ordusunun gözü korktu ve geri çekildi, savaş
olmadan sağ-salim geri döndüler.
Allah, başta cehennem yangınlarından korusun bizi. Sonra yürek
yangınlarından korusun.
Aşk, Hasret, Açlık, Çaresizlik
yangınları vardır ki, en şiddetli çöl yangınları, gönül yangınları yanında
çöldeki su ve hurma ağacı gibi gelir.
Güneş ve çöl sıcağı geçicidir, gönül yangınları ise süreklidir.
Gönül yangınlarının faydalı olanları da vardır.
Davasının sevdasına aşık olmuş insanların gönül yangınları
arasından çıkan kelime kıvılcımları, yaş odunları yakar, soğuk demirleri yumuşatır.
Davasının sevdasına aşık olmuş insanların gönül yangınları
arasından çıkan gazap şimşekleri, Pers imparatorlarını, Bizans kayserlerini yaktığı
gibi çağdaş Kayserleri ve Kisra’ları da yakar, yıkar.
Rabbimiz, yeryüzünün mikroplarını kışın dondurarak yok ettiği gibi,
yazın da güneş ışınlarıyla yakarak yok eder.
O, “neylerse güzel eyler”