YAR
OLANLAR SARSIN YARALARIMIZI
Ortadoğu’da
atılan her kurşunda ölen Müslüman, öldürenler ise Amerika, Rusya ve de onların
himayesindekiler.
Yıkılan
evlerin altında kalanların hepsi Müslüman.
Ne
tarafta olursa olsun ölen Müslüman.
Yakılan
evlerin içinde acılar içinde can verenler de Müslüman.
Susuz
tarlalarda otlar Müslüman kanıyla sulanıyor.
Azıcık
aşıyla küçücük evinde çocuklarıyla geçinip giderken, Arap, Kürt ve Türk
Müslümanlara bu da çok görüldü ve evini başına yıktılar da evi Müslümanın kabri
oldu.
Önce
Zalim Beşşar’ı suçlu dediler üzerine yürüdüler.
Beşaşr’ın
üzerine yürüyenlerden bir kısmını terörist ilan ettiler ve Beşşar’la bir olup
terörist dediklerinin üzerine yürüdüler.
Onunla
mücadele ederken samimi gördükleri Müslüman guruplardan bir diğerine de
terörist damgası vurup onun üzerine saldırdılar.
Bizim
basınımız ise şaşkına döndü.
Önce
o terör örgütü ilan edilenin Beşşar tarafından desteklendiği söylendi.
Sonra
Amerika’nın adamı denildi.
Daha
sonra Rusya destekliyor denildi.
Bu
sefer terörist gurup sayısını çoğalttılar ve her birinin üzerine yürürken
çapraz düşmanlar haline getirdiler.
Bize
göre bir kör düğüşü haline gelen Ortadoğu savaşında kim nerede nasıl, ve ne
adla öldürülürse öldürülsün ölen Mutlaka Müslümandır.
Bir
suçlu icat ediliyor, sonra onun yerine bin masum öldürülüyor.
11
Eylül de Bush oğlu Bush tarafından dillendirilen “Haçlı Seferleri Başlamıştır”
sözü yürürlükte.
Hıristiyan katiler ordusu, bizim aramıza fitne
ateşlerini atmak için barışçı elbisesiyle yaklaşıyor. Biz de çaresizlikten
inanmadığımız halde inanmış numarası yaparak kendimizi aldatıyoruz.
İkili
görüşmelerde konuşanlarla teröristlerle birlikte fotoğraf çektirenler aynı
zehirli ağacın iki dalı gibi.
Barışçı
dil kullanan, bizi uyuturken, öbürü başımıza çuval geçiriyor.
Biri,
“müttefikim” derken öbürü katil çetesiyle fotoğraf çektirip dünyaya sunuyor.
Teröristin
adı devamlı değişiyor ama öldüren bombaların üzerinde öldürtenin adresi
yazıyor.
Gökyüzünden
bomba atan savaş uçaklarının üzerinde kimliği kayıtlı.
Bahane
ne olursa olsun zararı Müslüman görüyor.
Hıristiyanlık
gayretiyle de öldürmüyorlar.
Öyle
olsaydı, Amerika’nın Kuzey-Güney savaşında yüzbinlerce Amerikalı birbirini
öldürmezdi.
Daha
gazetelerde tazeliğini koruyan Davidiyan tarikatının üyelerini 1993 yılında topluca
ana karnındakiler de dahil bir tek canlı kalmayacak şekilde yakılarak
öldürülmesi olayı da göstermiştir ki Hıristiyanlık için de savaşmıyorlar.
Davidiyan tarikatının üyelerinin hepsi Hıristiyan’dı.
Eskiden
kalemle ve silahla sömürgecilere karşı direnen Müslümanları öldürürlerken bu
günlerde ayırım yapmıyorlar.
Bağdat’ta,
Şam’da, Halep’te, Gazze’de, Rakka’da, İdlip’te, ve diğer bütün şehirlerde
camilere, hastahanelere, okullara, mahallelere, fırınlara, sitelere bomba
yağdıranların kimliği yanıltıcı olsa da bombanın üzerindeki adres asıl düşmanın
kim olduğunu haber veriyor.
Mehmet
Akif Ersoy, sizin dedelerinizin bir araya gelerek üzerimize çullandığı günlerde
öyle bir beyit söylemiş ki hem dünya şairlerinin bir ömür boyu geçemeyeceği bir
beyit olmuş, hem de bize yüz yıldır doping olmuştur.
Amerika’nın,
Rusya’nın, Hindistan’ın, İsrail’in elindeki Atom bombalarını birlikte
patlatsanız hepsi birden Cehennemin kıvılcımı olamaz.
İşte
Akif merhum önce bize sonra düşmanlarımıza:
“Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz;
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz!”
diyor.
Rabbimiz ise:
يُرِيدُونَ لِيُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ
مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُون)
“Onlar
ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Allah ise, kâfirler
hoşlanmasa da nurunu tamamlayacaktır.” Buyurur. (Saf süresi ayet 8,Tevbe
süresi ayet 32)
Teklifim,
adı ne olursa olsun, Müslüman guruplar, bu günden itibaren Müslüman bir şahsa,
guruba kurşun sıkmamaya karar versinler,
Kendilerine
silah getiren yabanilerin gözleri önünde o silahları kendilerine imha
ettirdikten sonra getirenlerin başına sıksınlar,
Müslüman
olmayan hiçbir insanı arabulucu olarak dahi aralarına almasınlar.
Yar olanlar
sarsın yaralarımızı.
YAR
OLANLAR SARSIN YARALARIMIZI