YILBAŞLARI BİZİM UYARIC
Aralığın on sekizi, 01 Muharrem 1431 Hicri yılbaşı idi.
Hicri yılbaşı ile Miladi yılbaşı ikisi birden bizim yolumuzu ana vatanımıza yaklaştırmaktadır.
Dünyada ev, eş, araba, makam, servet, şöhret kazandığımız gibi sonu gelmez senelerde kalacağımız yerin düzenlemesini de yapmamız gerekir.
Onun için eşkıya değil etkıya olmalıyız.
Eşkıya, Dünyanın tamamı benim olsun der.
Topladığını dağıtmaz. Hak söze kulak vermez.
Malı, kendisiyle Rabbi arasında perde olur.
Güzel sözü yalanlar.
İnsanlığını yitirir. Hayvanlık seviyesinde de kalamaz.
Çünkü canavarlar karnı doyunca durur.
Cehennem yoluna kırmızı halı döşeyenler, ancak sırtına kefen giyince, Cehenneme yaslanınca durur.
Etkıyâ/Muttakiler, Kazandığını başta insan olmak üzere ciğer taşıyan her canlıyla paylaşan, içini Hak için, dışını halk için süsleyen, her sözü duyan, en güzeline uyan, sözlerin en güzeli olarak bütün güzelleri ve güzellikleri yaratan Allah sözü olduğunu bilen insandır. Allah, onun işini, içini ve dışını kolaylaştırmıştır.
Eşkıya, Şüphesiz kâfirler, mallarını Allah yolundan alıkoymak için harcarlar. Yakında yine harcayacak¬lar. Sonra bu onlara yürek acısı olacak sonrada mağlup olacaklar. Kâfirler cehennemde haşr ola¬caklar. (Enfal süresi ayet 36) Ayetinde ifade edildiği gibi mallarını, Allah yolundan insanları döndürmek için harcarlar ama dünyanın bütün suları kendilerinin olsa Hz. İbrahimi yakmak için tutuşturulan yangına bir damla su vermez.
Bütün iplikler onun olsa Hz. Yusufun iffetini korumak için kaçarken yırtılan gömleğini dikmek için bir karış iplik vermez.
Bütün etler onun olsa Ashabı Kehfin köpeğine bir kemik vermez.
Dünyadaki bütün ilaçlar onun olsa Uhudda yanağı yaralanan sevgili peygamberimize bir çalımlık merhem vermez.
Kuranın Leyl süresinde tarif ettiği eşkıya, dağ başında soygun yapan eşkıya değil. Köşe başında köşe dönen de değil.
Her türlü kötülüğü teşvik eden Kuranı yalanlayan, ona sırt dönen, Kurana karşı davranışlara ve sözlere gübrelik yapan insanlardır.
Etkıya, belâlar, üzerine sicim gibi yağarken o, Günahlarım temizleniyor diye sevinir.
Çeyiz sandığı görse Leylama götürür diye sevinir.
Tabut görse Mevlama götürür diye sevinir.
İsterseniz siz Leyl/Gece süresini bir okuyuverin.
Biz, gece manasına gelen Leyl sûresini severiz.
Ömrümüzün yarısının geçtiği geceleri severiz.
Kuranın ifadesiyle Allahın varlığına, birliğine, ortağı olmadığına bir ayet, delil, şahit olan geceyi severiz, (İsra 12). Dinlenme yerimiz (Enam 96), gece ibadetimizin daha etkili (Müzzemmil 16), Mevlamız ve Leylamızla birlikte iken bize elbise ve bizi bürüyen (Nebe 10) geceleri severiz.
Gecelerimizin adı bizde Kadir gecesidir, Miraç gecesidir, Mevlit gecesidir, Bayram gecesidir, Gerdek gecesidir.
Güneş doğar gibi Kuranımız bu gecelerden birinde, Kadir gecesinde indi. Ay doğar gibi Peygamberimiz Efendimiz Mevlit gecesinde dünyaya geldi.
Ay doğar gibi ay yüzlü yavrular doğar bu gecelerde.
Gürültünün sessizliğe dönüştüğü, sessizliğin sesinin dinlendiği geceler.
Biz, Eşkıya değil Etkıyayız.
Gece baskınları, kapı kırmaları kitabımızda yok bizim.
Sarhoş naralarının atıldığı, mazlumların kanına girildiği, yetim göz yaşlarından köpük danslarının yapıldığı geceleri bilmeyiz biz.
Bu bilgisizliğimizle de iftihar ederiz biz.
Şehit kanlarından çıkar sağlayan, kan pazarında kazandığı paralarla kırmızı şaraplar içenler için bu karanlık gecelerde hepimizin ıslâhı için dua edip, gözyaşı dökenleriz biz.
Karanlık gecelerde sabahın aydınlığını düşünerek geleceğe ümitle bakanlardanız.
Leyl sûresi gecenin karanlığından sonra gündüzün tecelli edeceğini bildirir.
Biz, güneşin gelişi gibi geliriz. Zalime de, mazluma da, katile de, maktüle de, güllüğe de, küllüğe de ışık veririz. Gelişimize uluyan köpekler, çırpınan yarasalar, açan güller, öten bülbüller karşılık verirler. Biz, ikisine de faydalı olmaya çalışırız.
Küfrün karanlığını gideririz. Kuytularda sinen küfür gölgelerinin boyunu kısaltırız (Furkan 45).
Erkek ve kadını yaratan Allah, parmak çizgilerinin ayrılığı kadar insanlarda ruh çizgilerini karakter çizgilerini de ayrı yarattığından parmak çizgilerimizin resimleri ayrı olduğu gibi işlerimizin de ayrılığına dikkat çeker.
Karakterlerimiz ve işlerimizin altı milyar çeşit olması bize zengin bir ortam sağlar.
Bu bize Rabbimizin lütfudur. Ancak Rabbimizin bizim fıtratımıza koyduğu insanî değerleri, İslâmî yolla hatırlatıyor.
Etkıyâ olunuz diyor. Eşkıyâ olmayınız diyor.
Cennete giden, iman yolunu açan, Etkıyânın önüne çıkıp iman yolunu kesen ve insanları cehennemde yakan eşkıyâyı tanıtıyor.
Etkıya=yani müttaki insanlar ne yapıp etsinler güneş gibi, karşılık istemeden bu eşkıyanın gönlüne girip, küllüğü kurutup güllüğe dönüştürsünler.
|
|
|