ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    YURT DIŞINDA EĞİTİM KURUMLARI AÇANLARA


     YURT DIŞINDA EĞİTİM KURUMLARI AÇANLARA

    Bu günlerde günlük baskısı on dört milyon olan ve dünya birinciliğini hep elinde tutan, Japonya’da basılan, Yomiuri Şimbun gazetesinin Ortadoğu şefi, 1998 yılında benimle bir röportaj yapmıştı.

    Röportaj yaptığımız sene gazetenin on milyon sattığını söylemişti.

    Röportaj üç saat sürdü.

    Çay ve ikramlardan sonra ayrılacakları vakit, sıcak bir havada kendisine Müslüman olmasını teklif ettim ve şöyle dedim:

     “Ortadoğu’da gazetecilik yapıyorsun. Yalnız gazetecilik yapma. İslam üzerinde de araştırma yap. İyi niyetlerle araştırma yaptığın takdirde Müslüman olacaksın. Halkına da faydalı olacaksın. Seninle olan bu sıcak sevgimiz daha da artacak” dediğimde tercümanı aracılığıyla “Teklifin için teşekkür ederim. İnancından çok emin olduğunu görmem sana olan güvenimi daha da artırdı. Araştırma yapmaya söz veriyorum” dedi ve ayrıldı. Kahire’de kaldığı için bir daha görüşmedik.

    Ben o zaman görevimi yaptığıma inanıyorum.

    Fransa’da işçi iken bir Fransız hanımefendinin Müslüman olduğunu ve o küçük kasabada çalışan işçilerimizin fetva için gittiği hoca durumuna yükseldiğini daha önceleri yazmıştım.

    Yurt dışında eğitim hizmeti veren ve ülkelerin durumuna göre davrandığı için öğrencilere Müslüman olmalarını teklif edemeyen, kurum ve kuruluşlara teklifimdir:

    Türkiye’den gelmişsen ve de Müslümansan karşı taraftakine kendini gizleme imkanın yok demektir.

    Bu gerçeği tecrübeyle anladık.

    Şimdi size güvenen ve sizin söylediğiniz her şeyi yapacak hale gelen bu gayri Müslim öğrencilere toplu halde Şehadet getirtmenizde iki dünyanız için fayda vardır.

    Eğer yapmazsanız ahirette bu insanlar sizin yakanıza yapışırlar.

    “Bana Amerikan dilini öğreterek cehennem yolladın da Allah’ın kelamı Kur’an’ı neden öğretmedin?” diye sorarlar.

    Ecdadımızın, fethettiği Balkanlarda halkın çocuklarını İstanbul’a göndermek için yarış yaptığı günlerde, Osmanlı teklif edilen çocuklar içinden bedenen, ahlaken düzgün olanları seçer ve İstanbul’a getirir, ilk hafta da Şehadet kelimesini koro halinde söylettikten ve de sünnet ettikten sonra eğitimine geçer ve her dalda yükselmenin önünü açarmış.

    Sanatkarlıktan  Sadrazam (Başbakan) lığa kadar her dalda yükselmişler.

    Dikkat ederseniz ilk yaptıkları iş, onların Müslüman olması.

    O çocukların hepsi Allah’ın kulu ve Hazret Adem’in torunu.

    Hepsi bizim nesep kardeşimizdirler. Onların iki dünyasının güzel olması için ilk önce lazım olan şey, kalplerini süsleyecek imandır.

    Elde böyle bir imkan varken yarına bırakmayınız.

    Bu çocuklara acıyınız.

    Rabbimiz hem onları hem bizi uyarıyor:

    إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكِينَ فِي نَارِ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أُولَئِكَ هُمْ شَرُّ الْبَرِيَّةِ

    “Şüphesiz ehli kitap ve müşriklerden olan kâ­firler cehennem ateşi­nin içindedirler ve ebedî olarak orada kalıcı­dırlar. İşte onlar yaratı­lanların en şer­lisi/kötüsüdürler.” (Beyyine süresi ayet 98/6)

    İslam’a iman etmeden giderlerse cehennemde yanacaklar.

    Bu çocukları gözünüzün önünde ateş çukuruna atsalar buna yürek dayanmazken, İslam’a iman etmeden gittikleri takdirde cehennem ateşine girecekleri ve hiç çıkamayacakları kesin iken can kurtaran olarak, can simidi olarak Şehadet kelimesini bunlardan nasıl kıskanırsınız…

    Derhal, hemen bu gün, bir dediğinizi iki etmeyen bu öğrencilere toplu halde İslam’a girmelerini teklif ve teşvik ediniz.