ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    ZALİMİN YAKTIĞI ATEŞ KENDİ EVİNİ DE YAKAR


    ZALİMİN YAKTIĞI ATEŞ KENDİ EVİNİ DE YAKAR

    İslam aleminde yangınlar çıkaranlar, gözyaşı dökenler, kan akıtanlar, ocaklar söndürenler, çocukları analarının bağrında süt emerken boğazını sıkanlar iyi bilsinler ki bu yaptıkları kendi başlarına geri döner.

    Atalarımız, “Eden kendine der”

    “Halka gadr eyleyenin âkıbeti hayr olmaz” demişler.

    Yani bu halka ihanet edenler, geçici bir zaman içinde kazandıklarını zannetseler de eninde sonunda ihanetin cezasını çekerler.

    Rabbimiz, İsrail oğullarına şöyle demiş:

    إِنْ أَحْسَنْتُمْ أَحْسَنْتُمْ لِأَنْفُسِكُمْ وَإِنْ أَسَأْتُمْ فَلَهَا فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ الْآَخِرَةِ لِيَسُوءُوا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيرًا

    “Eğer iyilik yapar­sanız, kendinize iyilik yapmış olursunuz. Eğer kötülük yapar­sanız, kendinize (kö­tülük yapmış olur­sunuz). (O iki boz­gunculuktan) so­nuncusunun zamanı geldiğinde (öyle kullarımızı gön­deririz ki) yüzlerinizi kara etsinler, ilk kez girdik­leri gibi yine mes­cide (Kudüs'e) girsinler ve yen­dik­lerini mah­vetsinler.” (İsra süresi ayet 7)

    Halkının dili  olan adı sanı bilinmeyen bir şair de, bu Atalar sözünü:

     “Sanma kim gaddar berhurdar olur

    Ya kesilir başı ya berdar olur.” Şeklinde şiirin kalıbına döküvermiş.

    Yani, Gaddar adamın mutlu olacağını sanma, onun ya başı kesilir veya asılır” deyivermiş.

    Başkalarına tuzak kuranlar, fırıldak çevirenler, dalavereciler, üç kağıtçılardan bu güne kadar onan olmamış.

    Gaddar hilekarlar on tane ocak yıkmadan kendi ocaklarını yakamazlarmış, ama sonunda kendi ocakları da bir yangında yanar gidermiş.

    “Hile ile onsaydı, fare onardı.” Demişler.

    Seyyid Mehmet Emiri de:

    “Bir kişi tâ yıkınca bin haneyi

    Şehr edemez olduğu viraneyi” diyor.

    Yani, bin haneyi yıkarak kendine bir hane yapmak isteyenler, kendi viranelerini tamir edip şehirleştiremezler.

    “Zalim bulur elbette bu dünyada belasın

    Ettikleri kalmaz biliriz ruz-i cezaya” Sümbül zade Vehbi

    Gün batmayan imparatorluğa sahip olanlar, dünyanın her tarafından milyonlarca haneyi yıkarak Londra’yı ayakta tutmaya çalışırken, yıkıldı gitti. Küçücük bir adanın içine tıkıldı. Amerikan başkanları “Gel” deyince geliyor, “Git” deyince gidiyor.

    Başkalarının anasını ağlatarak insanlar, gülemezler. Gülerlerse önce kendi akıllarını kaçırmışlar ve kendilerine zarar vermişler demektir.

    Sevgili peygamberimiz buyurmuş:

    عن أنس رضي الله عنه قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : « ثلاثٌ هنّ رواجع على أهلها : المكر ، والنكث ، والبغي » ثم تلا : { بَغْيُكُمْ على أَنفُسِكُمْ } . { وَلاَ يَحِيقُ المكر السيىء إِلاَّ بِأَهْلِهِ } [ فاطر : 43 ] { فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ على نَفْسِهِ } [ الفتح : 11 ] .

    Üç şey var ki sahibine döner:

    “Mekr” (Hile, tuzak, dalavere, komplo) yapanlar kendileri de zarar görürler” dedi ve şu ayeti okudu: “Yeryüzünde büyüklük taslamaları ve kötü tu­zak kurmaları sebe­biyle (nefretleri arttı). Halbuki kötü tuzak sahibini yakalar.” (Fatır süresi ayet 43)

    “Bağy” (Gaddarlık, ısyan, taşkınlık, bağilik) yapanlar kendilerine zarar verirler” dedi ve şu ayeti okudu: “….Ey in­sanlar, taşkınlığınız kendi aleyhinizedir.” (Yunus süresi ayet 23)

    “Neks” (Allaha verilen sözden dönmek veya insanlara verilen sözden dönmek) yapanlar kendilerine zarar verirler” dedi ve şu ayeti okudu: “Kim sözünden dönerse kendi aleyhine dön­müş olur.” (Fetih süresi ayet 10)

    (Ebu Nuaym, Hatıb, ve Deylemiden naklen Âlusi, Ruh-üMeani, 11/100, Yunus süresi 23 ncü ayetin tefsiri)

    Gaddarlığı, komployu, dalavereyi, ihaneti, dönekliği kendinde toplayan Firavun ve onun güçlü devletinin yerle bir olduğunu Rabbimiz şöyle haber verir:

     

    وَلَمَّا وَقَعَ عَلَيْهِمُ الرِّجْزُ قَالُوا يَا مُوسَى ادْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِنْدَكَ لَئِنْ كَشَفْتَ عَنَّا الرِّجْزَ لَنُؤْمِنَنَّ لَكَ وَلَنُرْسِلَنَّ مَعَكَ بَنِي إِسْرَائِيلَ

    “Azap üzerlerine çökünce "Ey Musa, sana verdiği söz üze­rine, Rabbine bi­zim için dua et. Eğer sen, bu azabı bizden gide­rirsen, sana iman edece­ğiz ve İsrail oğullarını seninle beraber gönderece­ğiz" dediler.

    فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُمُ الرِّجْزَ إِلَى أَجَلٍ هُمْ بَالِغُوهُ إِذَا هُمْ يَنْكُثُونَ

     Onlara gelecek olan azabı bir müddet kaldı­rınca, hemen sözlerin­den cayar­lar.

    فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَأَغْرَقْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ بِأَنَّهُمْ كَذَّبُوا بِآَيَاتِنَا وَكَانُوا عَنْهَا غَافِلِينَ

     Ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları sebe­biyle, bizde onlar­dan intikam aldık ve denizde boğduk.

    وَأَوْرَثْنَا الْقَوْمَ الَّذِينَ كَانُوا يُسْتَضْعَفُونَ مَشَارِقَ الْأَرْضِ وَمَغَارِبَهَا الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا وَتَمَّتْ كَلِمَةُ رَبِّكَ الْحُسْنَى عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ بِمَا صَبَرُوا وَدَمَّرْنَا مَا كَانَ يَصْنَعُ فِرْعَوْنُ وَقَوْمُهُ وَمَا كَانُوا يَعْرِشُونَ

    O daha önceleri Müstez'af haline getirilen kavmi, mübarek kıl­dığı­mız yerin doğusuna ve batı­sına varis kıldık. Sabretmeleri sebe­biyle Rabbinin güzel sözü İsrail oğullarına tamamlandı. Fira­vun ve kavminin yaptığı ve yükselttiğini yerle bir ettik.” (A’raf süresi ayet 134-36)

    Harpte dahi haddi aşmayan, düşmana verdiği sözden bile dönmeyen, haddini bilen, haklının hakkını veren, hakkını yedirmeyen ecdadımızın yürüdüğü İslâm yolunda yürümeye devam.

    Sonuç, Müttakilerin lehine olacaktır.