ANA SAYFA



KİTAPLARIM



    Kitap: ESMA
    Bölüm: Esma12
    Kitap Sayfa:
    isimler 9


    el-ADL



    "Çok adaletli" anlamına gelen "el-Adl" ismi cemili Kur"anı kerimde "O ki seni yarattı, düzeltti ve dengeli yaptı" (İnfitar7) ayetinde insanın vücut yapısının dengeli ve estetik olduğunu ifade etmek için Adl kökünden gelen fiili kullanmış.

    "Şüphesiz Allah adaleti ve iyiliği emreder" ayetinde de Rabbimiz adaletiyle toplumda dengeyi sağlamamızı ister.

    Hakimin hüküm verirken adaletle hükmetmesi (Nisa 58), noterin yazarken adaletle yazması (Bakara 282), kardeş toplumların arasını bulurken adaletli davranılması (Hucurat 9) konuşurken bile adaletten ayrılınmaması gerektiği (En"am 152) emredilir.

    Adalet, eşitlik demek değildir. Adalet: dengeli yapmaktır. Rabbimiz saçımızdan tırnağımıza kadar neyi nereye koymuşsa hiç itirazımız yok. "Benim gözüm omuzumda olsaydı, burnum dirseğimde olsaydı" diyen yok.

    Tabiattaki dengeye de itirazımız yok. "Fil deki hortum, karıncada olsaydı, karıncanın ayakları Filde olsaydı" diyenimizde yok.

    Adamın biri bahçede kocaman ceviz ağacının, küçücük meyvesiyle yere yayılan kabağın, kocaman meyvesini görünce "Ya Rabbi buda adaletmi" Kocaman cevize küçücük meyve vermişsin, küçük kabağa kocaman meyve vermişsin" derken ceviz ağacından bir tane ceviz başına düşer ve hemen kendine gelir. "Ya Rabbi ben hata ettim. Ya bu kabak başıma düşseydi, halim ne olurdu"" der ve tevbe eder.

    Rabbimiz, mü"min kullarına bazı belalar, musibetler, depremler, yangınlar, yıldırım çarpmaları, hastalıklar verdiğinde bunu adaletsizlik olarak görmeyeceğiz. Doktor hastasına acıtıcı iğneyi batırır. Yakıcı ilaçlar verir. Bazen hastalıklı organı kesip atar. Bütün bunlar hastanın iyiliği içindir.

    Hastasına tatlı yemeyi yasaklayan bir doktorla, hastaya gizlice baklava getiren birini gören ve işin iç yüzünü bilmeyen bir kişi doktoru zalim olarak görür ve tatlı getireni iyilik sever olarak görür.

    Aslında o tatlı getiren şeker hastasına kötülük yapıyor.

    Kadın ticaretine karşı çıkanlar, erkeğin kadın kılığında kendisini satmasına karşı çıkanlar, milyarlarca insan açlıktan ölürken gayri meşru kazancını köpeğine miras olarak bırakanlara karşı çıkanlar, viski, votka, rakı, şarap, eroin gibi uyuşturuculara karşı çıkanlar basiretsiz insanlar yanında zalim doktor gibi görülürken bütün bu pislikleri yapanlar özgür dünyanın laik ve demokrat şövalyesi kabul ediliyor.

    el-LATİF

    "İncelik gösteren, sezilmez yollardan nimetler veren, en ince işlerin için bilen" manalarına gelen "el-Latif" ismi cemili Kur"anı kerimde 7 defa geçmektedir. "o hiç yarattığını bilmez mi" O Latif"dir, her şeyden haberdardır." (Mülk 14)

    Yusuf aleyhisselamın kuyuya atılma, pazarda satılma, hapise tıkılma ve Mısıra sultan olmaya kadar giden yolu çizen, bilen ve hükmedenin Latif olan Allah olduğunu haber verir. (Yusuf 100)

    Gökyüzünden su indirip yeryüzünü yeşertenin Latif olan Allah olduğunu haber verir Rabbimiz. (Hac 63) Gökyüzünde, yeryüzünde veya bir kayanın içinde hardal tanesi ağırlığında bir şey olsa onu dahi bilir ve huzuruna getirir. O Latif olan Allah (c.c.) ) (Lokman 16)

    Elimize alıp da inceleyemediğimiz aklımızı, ruhumuzu yaratan Latif yine görünmeyen gönlümüze, görünmeyen sevgimizi veren Latif dir.

    Beynimiz en gelişmiş bilgisayardan daha mükemmel çalışır. İnsan beyni ise Hz. Ademde de aynı idi.

    İşte o Latife iman edenler incelik gösterirler. Nazik davranırlar, yaptıkları iyilikleri onur kırmadan, gönül incitmeden, hissettirmeden yaparlar.

    el-HABİR

    "Her şeyden haberdar olan" anlamına gelen "el-Habir" ismi şerifi Kur"anı kerimde 45 defa geçmektedir.

    "Ey iman edenler, Allah"dan sakının. Herkes yarına ne sakladığına bir baksın. Allah"dan sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır" (Haşr 18)

    Yaptıklarımızı, yapamadıklarımızı, kazandıklarımızı, kaybettiklerimizi, dostlarımızı, düşmanlarımızı, toprağın derinliklerinde çatlayan her daneyi ve çekirdeği, açan her çiçeği, yağan her damlayı bilen, gören, işiten ve haberdar olan Rabbe iman ediyoruz.

    Karanlık gecede, kara taşın üzerinde, kara karıncanın hareketini gören, ayak sesini işiten, karıncanın içinden geçenlerden haberdar olan Allah"a iman eden kullarından bir kısmı da dünyanın neresinde dostlar var, düşmanlar var, dostların maddi manevi gücü, düşmanların gücü nedir" Kim nerede ne yapıyor, ne üretiyor, dünyanın neresine, ne kadar yağmur yağar, nerede hangi tür çiçek açar" Haberdar olmalıdır.