Kitap: KÖLE Bölüm: KÖLE001 Kitap Sayfa: KÖLELİĞİN ALFABESİ
Köleliğin Alfabesi
Hürriyetin Elifbası
Rabbimize Hamdolsun, Rasûlüne salat olsun, Ashabına ve sizlere selam olsun.
Arkadaşlar.!
İnsanoğlunun katıldığı ilk seçimde seçtiği Rabbidir.
Ve o seçimde, oyunu belli eden şey, "Bela" kelimesidir.
Katılma oranı yüzde yüz olup, kabul: "Bela" da yüzde yüz olduğundan, kıyamete kadar Rab"lık iddiasına kalkan fanilerin zorla yaptırdıkları seçimleri de geçersizdir.
Ruhlar aleminde insanın ilk duyduğu isim, "Rab" ismi celalidir.
Rabbimiz bütün ruhlara: "Ben sizin Rabbiniz Nesr putları, insan oğlunun kendi gönlünde yitirdiği Rab inancını dışarıda ararken, şaşkın şaşkın dolaştığı yerlerin ve arayışların işaret taşlarıdır.
Rabbimiz, Rahmetinden; bu dünya hayatında taşlardan, ağaçlardan, yıldırımlardan, insanlardan...Kendimize Rab edinip, kendimizi onlara köle yapmamamız ve başka yerlere bağlanmamız için, önce kendi Rab"lığını bize onaylatmış. Ruhumuzu da kendisine bağlayarak, başka bağlardan kurtarmıştır.
Bazı insanlar bu sözleşmeyi inkâr ederek: "Böyle bir şey olmamıştır. Olsa hatırlardım" diyebilirler.
Çocukluğumuzda bize verilen ve söylenenleri, onlara gülerek veya ağlayarak verdiğimiz cevapları da hatırlamıyoruz. Altı aylık iken kucaktan düştüğümüzü, başımızın yarıldığını "hatırlamıyorum" diye inkâr eden insana, yaranın izi olayın doğruluğunu ispat eder.
Köleliğin veya özgürlüğün ne olduğunu bilmeyen, yumurtadan yenice çıkmış bir civcivin, ele avuca gelmemek için insandan kaçması, insan fıtratının başlangıçta kölelikten nefret etmesi, daha önce bir Rabbe bağlanarak hürriyetin tadını almasındandır.
Yoksa ağzına hiç tatlı koymayan birisinin acıyı anlaması mümkün değildir.
Bülbülün altın kafeste çırpınması, özgür güller diyarının hasretindendir.
Kur"an"da:"Yerde hareket eden hayvanlar ve kanatlarıyla uçan kuşlar da, ancak sizin gibi birer ümmettirler." Buyrulur. (K.Kerim " En"am 6/38)
Onlar da bizim gibi ümmettirler. Rabbime bağlandıklarından, başka yerlere bağlanmayı istemezler.
Rabbimiz: "Sen yüzünü Allah"ın insanlara yaratılışta verdiği hanif dine doğru çevir" (Rum 30/30) ayetinde, insanların fıtratlarında var olan dine yönelmelerini emreder.
Sorbon Üniversitesi"nin profesörleri ile, Notre Dame Kilisesi"nin papazlarının, insanı köleleştirmek için kurdukları tuzaklardan oğlunu kurtarmak için; "Bırakın oğlumu tabiat terbiye etsin" diyen düşünür, Rabbine Papazdan biraz daha yakın olurken uzaklaşıyor.
Peygamber Efendimiz; "Her doğan İslam fıtratı üzerine doğar. Anne babası onu, ya Yahudi, ya Hıristiyan veya Mecusi yapar."buyurur. (Buhari K. Canaiz 80, Müslim K.Kader 25) "Anne ve babası Müslüman yapar" demiyor. Çünkü çocuk Müslüman dır. Hür fikirlidir.
İki yaşında iken değerli bir şeyi kırdığında annesi; "Senmi kırdın"" dese, gülerek "Evet" diye cevap verir. Annesinden bir tokat veya babasından "Ben kırmadım de" diye bir akıl alırsa, Yahudilik, Hıristiyanlık veya komünistlik huylarından bir şeyler almaya başlar.
Elest bezminde Rabbini tanıyan insanın, canla ten"inin birlikte dünyaya teşrif ettiği gün; kulağına ilk fısıldanan söz, Ezanı Muhammedideki: "Allah-uEkber = En Büyük Allah"tır." kelimeleri ile şahadetler, namaza davet ve felaha davettir.
Tek bir, şahadet ve selat da, en büyük Allah olduğunu İman ve İkrardan sonra, Allaha itaati ifade eden salat ve bütün engelleri aşmaya davet eden felaha çağrı kelimeleri, çocuğun tertemiz gönlüne dünyada yapılan ilk bant kaydıdır.
En büyük Allah"tır. Dünyada yapılan ilk kayıt, hayat boyunca büyüklük taslayanlara gönlünde yer kalmaması içindir.
Allah"ın topraktan yarattığı bu insan; bedeniyle toprağa bağlı iken, kendi tarafından verdiği ruhla Rabbine bağlıdır.
Bedenin gıdası olan yiyecek, içecek ve giyecekler, topraktan gelirken, ruhunun gıdası olan kitaplar Rabbinden gelir.
Köleliğin veya özgürlüğün ne olduğunu bilmeyen, yumurtadan yenice çıkmış bir civcivin, ele avuca gelmemek için insandan kaçması, insan fıtratının başlangıçta
Rahman olan Rabbimiz insanı yaratmış, kalemi öğretmiş, Kur"anı ve Beyanı öğretmiş. (Rahman 55/104 Alak 1-5) yeryüzünü döşek, gökyüzünü tavan yapmış. (Bakara 2/22) Dünya semasını yıldızlarla donatmış. (Mülk 5) Bir gülün açması, bir böceğin uçması, bir buğdayın oluşması için havaya, toprağa, güneşe suya işbirliği yaptırmış.
Kendisine bu kadar masraf yapılan insanın, bunları yaratanı tanımasından ve Ona, yalnız Ona itaat etmesinden, daha zevkli bir şey olmasa gerek.
İşte bu hürriyetin zevkini tadan İmran"ın hanımı, Meryem validemize hamile kalınca, Allaha ibadet edip başkalarına itaatten azade olma zevkinin, evladında da devam etmesini Rabbinden şöyle ister: "Rabbim karnımda olanı hür olarak, yalnız sana adadım onu benden kabul buyur."(Ali İmran 3/35)
Hür olarak, yalnız Rabbine adamak. Yüreğinde hiçbir şeyin, hiçbir kimsenin korkusunu duymadan, ağırlığını hissetmeden, Rabbinin çizdiği sınırlar içerisinde uçmak.
Tirmizi"nin Ebvab-üd-Tefsir"inde, 3366 numaralı Hadisinde haber verildiğine göre; dağlardan, demirden, ateşten, sudan, havadan daha güçlü olarak yaratılan insan. Havanın, suyun olduğu yerde yaratılan her şeyi emri altına almalı, insana en büyük değeri vermeli ve mevcut enerjisini son haddine kadar kullanmalıdır.
Yüz binlerce tonu kaldıran, dünyayı geceleyin aydınlatan elektrik enerjisini suda bulan insandır. İnsandaki enerji ise hepsinden fazladır.
Bu gün; elektrik enerjisi üreten barajlardan birine bir sabote olsa, okullar, hastaneler, postaneler, evler ve fabrikalar elektriksiz kalsa, herkes, haklı olarak sabotaj yapanı lanetleyecektir. Ancak; her gün dünyanın çeşitli yerlerinde meydana gelen adam öldürme olaylarına karşı, kınamalar, lanetlemeler baraj yıkanlara karşı yapılan kadar değildir.
Halbuki Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Haksız yere bir mü"minin öldürülmesinden (insansız) bütün bir dünyanın yok olması, Allah katında daha hafiftir." buyurmuş. (İbnü Mace K.Diyat Hadis 2619, Tirmizi K. Diyat Hadis 1394)
İslama göre; insansız bir dünya terazinin bir kefesinde olsa, öbür kefesinde de haklı bir Müslüman olsa, haklı Müslüman ağır
|
|
|